Ceza Hukuku Özel Hükümler

İbadethanelere ve Mezarlıklara Zarar Verme Suçu (TCK m. 153)

İbadethanelere ve mezarlıklara zarar verme suçuyla korunan hukuki yarar öncelikle mülkiyet hakkıdır. İbadethaneler ve mezarlıklar kamu malı olup umumi mezarlıkların mülkiyeti belediye ya da köy tüzel kişilerine aittir. İbadethanelere ve mezarlıklara yapılacak saldırılar bireylerin din ve vicdan hürriyetine zarar vereceğinden korunan ikinci hukuki yarar ise bireylerin din ve vicdan özgürlüğüdür.

765 sayılı eski Türk Ceza Kanunu’nda mala zarar verme suçunun nitelikli hali düzenlenen ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme suçu 5237 sayılı TCK ile mala zarar verme suçunun nitelikli hali olmaktan çıkarılmış ve ayrı bir suç olarak düzenlenmiştir.

İbadethanelere ve Mezarlıklara Zarar Verme Suçunda Fiil

İbadethanelere ve mezarlıklara zarar verme suçunda yaptırım altına alınan fiiller “yıkmak”, “bozmak”, “kırmak” ve “kirletmek”tir.

  • Yıkmak: Yıkmak kavramı ile kurulu bir şeyi dağıtmak ifade edilmektedir. Bu seçimlik hale örnek olarak yol kenarındaki mescidin yıkılması örnek verilebilir.
  • Bozmak: Eşyanın işlevini yerine getirmesine engel olunmasıdır.
  • Kırmak: Sert cisimlere vurarak parçalamaktır. Mezarların kırılması bu seçimlik harekete örnek verilebilir.
  • Kirletmek: Caminin içine çöp yığınını dökmek bu eyleme girmektedir. Bunun yanında bir cami kapılarının üzerine boya sürülmesi de kirletme eylemine girmektedir.

İbadethanelere ve mezarlıklara zarar verme, bir zarar suçu olup söz konusu suçun oluşması için bir zararın ortaya çıkması gerekir.

İbadethanelere ve mezarlıklara zarar verme

Madde 153- (1) İbadethanelere, bunların eklentilerine, buralardaki eşyaya, mezarlara, bunların üzerindeki yapılara, mezarlıklardaki tesislere, mezarlıkların korunmasına yönelik olarak yapılan yapılara yıkmak, bozmak veya kırmak suretiyle zarar veren kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Birinci fıkrada belirtilen yerleri ve yapıları kirleten kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

(3) Birinci ve ikinci fıkralardaki fiillerin, ilgili dini inanışı benimseyen toplum kesimini tahkir maksadıyla işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranında artırılır.

İbadethanelere ve Mezarlıklara Zarar Verme Suçunda Fail ve Mağdur

Kanunda açıkça bir sınırlandırma bulunmadığından suçun faili herkes olabilir. Ancak Türk Ceza Kanunu’nun 266. maddesi gereğince fail kamu görevlisiyse kamu görevi gereği olarak elinde bulundurduğu araçları suçun işlenmesi sırasında kullanmış ise faile verilecek cezada artırım yapılacaktır.

Suçun mağduru ise suçun konusunun ibadethaneler olması durumunda o dine inanan mensuplar suçun konusunun mezarlıklar olması durumunda ise akrabalık sebebiyle bu mezar ile bağı bulunan kişilerdir.

Ayrıca ibadethaneler ve mezarlıklar kamu malı olduğundan suçun mağduru toplumdur.

İbadethanelere ve Mezarlıklara Zarar Verme Suçunun Konusu

Suçun konusu 153. maddede;

  • İbadethaneler,
  • İbadethane eklentileri,
  • İbadethanede bulunan eşyalar,
  • Mezarlar,
  • Mezarların üzerinde bulunan yapılar,
  • Mezarlıktaki tesisler,
  • Mezarlıkların korunmasına yönelik yapılan yapılar olarak sayılmıştır.

İbadethanelere camiler, mescitler, kiliseler örnek olarak verilebilir. Ayrıca ibadethanelerin içinde bulunan eşyalar da bu suçun konusu kapsamındadır. Ancak mezarlıklar suçun konusu iken içinde yer alan cesetler ise suçun konusunu oluşturmaz.

İbadethanelere ve Mezarlıklara Zarar Verme Suçunda Daha Az Cezayı Gerektiren Nitelikli Hal

Türk Ceza Kanunu’nun 153. maddesinin 2. fıkrasında; “Birinci fıkrada belirtilen yerleri ve yapıları kirleten kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. ” düzenlemesine yer verilmiştir.

Bu durumda suçun konusu olabilecek yerle­rin kirletilmesi, daha az ceza verilmesini gerektiren nitelikli bir haldir.

Bu duruma örnek olarak cami duvarlarına afişler yapıştırılması, kilise duvarlarına grafiti yapılması örnek verilebilir.

İbadethanelere ve Mezarlıklara Zarar Verme Suçunda Daha Ağır Cezayı Gerektiren Nitelikli Hal:

Türk Ceza Kanunu’nun 153. maddesinin 3. fıkrasında;Birinci ve ikinci fıkralardaki fiillerin, ilgili dini inanışı benimseyen toplum kesimini tahkir maksadıyla işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranında artırılır.” düzenlemesine yer verilmiştir.

Tahkir kelimesi ile aşağılama kavramı ifade edilmiştir. Bu nitelikli halin söz konusu olabilmesi için tahkir saikiyle yapılması yeterli olup sonucun meydana gelmiş olması aranmaz. Bu duruma örnek olarak kilise duvarlarına Hıristiyanlığı aşağılayıcı yazıların ya­zılması verilebilir.

İbadethanelere ve Mezarlıklara Zarar Verme Suçunda Manevi Unsurlar

İbadethanelere ve mezarlıklara zarar verme suçu yalnızca kasten işlenebilen bir suç olup failin saikinin önemi bulunmamaktadır.

Fail maddenin 3. fıkrasına göre; ilgili inanışı benimseyen toplum kesimini tahkir amacıyla bu suçu işlerse failin cezalandırılabilmesi için özel kastın varlığı aranmaktadır.

Kanun suçun taksirle işlenmesini düzenlemediğinden suçun taksirle işlenebilmesi mümkün değildir.

İbadethanelere ve Mezarlıklara Zarar Verme Suçunda Manevi Unsurlar

İbadethanelere ve Mezarlıklara Zarar Verme Suçunda Hukuka Aykırılık Unsuru

Olayda hukuka uygunluk sebebinin bulunması durumunda, huku­ka aykırılık unsuru gerçekleşmeyecektir. İbadethanelere ve mezarlıklara zarar verme suçunda en çok gündeme gelebilecek olan hukuka uygunluk nedeni kanun hükmünü yerine getirmedir.

İmar kanununa aykırı ruhsatsız yapılan ibadethanelerin ilgililerce yıkılması halinde, kanun hükmünün yerine getirilmesinden bahsedilecektir.

İbadethanelere ve Mezarlıklara Zarar Verme Suçuna Teşebbüs

Türk Ceza Kanunu’nun 35. maddesinde teşebbüs; “Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.” şeklinde tanımlanmıştır.

İbadethanelere ve mezarlıklara zarar verme suçu, neticesi sebebin­den ayrılabilir bir suç olduğu için; bu suça teşebbüs mümkün olup fail hareketlerine başlamış ancak tamamlayamamışsa bu durumda bu suça teşebbüsten sorumlu tutulur.

İbadethanelere ve Mezarlıklara Zarar Verme Suçuna İştirak

Bu suç iştirak açısından özellik göstermediğinden Türk Ceza Kanunu kapsamında düzenlenen suça iştirak şekillerinin tamamı bu suç tipinde uygulanabilecektir.

İbadethanelere ve Mezarlıklara Zarar Verme Suçunda İçtima

Fail, yangın çıkarmak gibi fiillerle ibadethanelere ya da mezarlıklara zarar verirse bu durumda genel güvenliğin kasten tehlike­ye sokulması suçu ile bu suç arasında fikri içtima meydana gelecek ve fail daha ağır cezadan sorumlu tutulacaktır.

Fail ibadethane ya da mezarlıklar ile eklentilerinde bulunan eşyayı çalar ve ardından bu eşyaya zarar verirse; zarar verme eylemi cezalandırılmayan sonraki hareket olarak değerlendirilir. Bu durumda fail yalnızca Türk Ceza Kanunu’nun 141. ve devamındaki maddelerinden sorumlu tutulur.

İbadethanelere ve Mezarlıklara Zarar Verme Suçunda Muhakeme ve Yaptırım

İbadethanelere ve mezarlıklara zarar verme suçu kapsamında işlenen fiillerden dolayı soruşturma ve kovuş­turma resen yapılır ve bu suç türü şikayete bağlı değildir.

İbadethanelere ve mezarlıklara zarar verme suçu yargılamalarında suçun temel şeklinin dava zamanaşımı süresi 8 yıldır.

Suçun temel halinin cezası bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası olarak düzenlenmiştir. Cezanın üst sınırının dört yıl olduğu dikkate alındığında bu suç bakımından görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir.

İbadethanelere ve Mezarlıklara Zarar Verme Suçuna İlişkin Yargıtay Kararları

  1. Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2014/37989 Esas, 2017/6444 Karar, 01.06.2017 Tarih.

Suça sürüklenen çocuğun caminin avlusunda bulunan ve caminin eklentisi niteliğindeki Cami Koruma Derneğine ait camı kırmak şeklinde gerçekleşen eyleminin TCK’nın 153/1 maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgı sonucunda aynı Kanun’un 152/1-a maddesi uyarınca ceza tayini,

Bozmayı gerektirmiş suça sürüklenen çocuk ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA, 01.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

  1. Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/14467 Esas, 2015/5432 Karar, 20.10.2015 Tarih.

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Sanığın caminin alüminyum giriş kapısını dört yerinden zorlayarak içeri girdikten sonra bayanlara ait bölümün girişindeki dört bölmeli demir doğrama kapının sağ alt bölümündeki demir korkulukları kesip buzlu camı kırdığı, sanığın kamu malına zarar verme suçunu işlediği iddia olunan somut olayda; Kamu malına zarar verme suçu yönünden, cami camının kırılması, kapı üzerindeki demir çubukların sökülmesi şeklindeki eylemin 5237 sayılı TCK’nın 153/1.maddesinde öngörülen ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,

  1. Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2013/30213 Esas, 2014/19445 Karar, 24.11.2014 Tarih.

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Sanığın, öz babasına ait olan mezarlığın çevresine, kardeşi katılan tarafından yapılan mermeri kırmak suretiyle üzerine atılı olan ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;

Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre ; sanığın bu şekilde gerçekleştirdiği sabit görülen eyleminin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 153. maddesinde tanımı yapılan İbadethanelere veya mezarlıklara zarar verme suçununoluşturduğu, şikayete tabi olmayıp resen kovuşturulması gerektiğinin anlaşılması karşısında; sanığın atılı suçtan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden delillerin takdir ve değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek isabetsiz gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması,

  1. Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2019/13056 Esas, 2019/8973 Karar, 26.06.2019 Tarih.

Oluşa ve tüm doya kapsamına göre: cami pencere camını kırıp cami içine girdikten sonra yangın tüpü sıkmak, sigara içip izmaritleri halı üzerine atmak ve etrafı dağıtmak suretiyle kirlettiği anlaşılan suça sürüklenen çocuğun eyleminin TCK.nın 153. maddesindeki ibadethanelere zarar verme suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek kamu malına zarar verme suçundan hüküm kurulması,

  1. Yargıtay 23. Ceza Dairesi

2015/13916 Esas, 2015/4529 Karar, 01.10.2015 Tarih.

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Sanığın kendisine mezar yeri kazarken dedesine ait mezara zarar verdiği anlaşıldığından ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.

  1. Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2013/30213 Esas, 2014/19445 Karar, 24.11.2014 Tarih.

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Sanığın, öz babasına ait olan mezarlığın çevresine, kardeşi katılan tarafından yapılan mermeri kırmak suretiyle üzerine atılı olan ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;

Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre ; sanığın bu şekilde gerçekleştirdiği sabit görülen eyleminin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 153. maddesinde tanımı yapılan İbadethanelere veya mezarlıklara zarar verme suçununoluşturduğu, şikayete tabi olmayıp resen kovuşturulması gerektiğinin anlaşılması karşısında; sanığın atılı suçtan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden delillerin takdir ve değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek isabetsiz gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması,

Sonuç;

Ceza avukatı, tarafların hak kayıplarının önüne geçilebilmesi amacıyla gerek soruşturma gerekse de kovuşturma aşamasında büyük önem taşımaktadır. Herhangi bir ceza yargılamasının tarafı olmanız halinde Ekin Hukuk Bürosu ile iletişime geçerek ceza hukuku alanında tecrübeli avukatlarımızdan hukuki destek alabilirsiniz.

Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Ezgi YÜCEL

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu