Ceza Hukuku

Ceza Muhakemesinde Duruşma Hazırlığı Aşaması

Ceza muhakemesinin kovuşturma evresi, kamu davasının açılmasından hükmün verilmesine kadar uzanan ve yargılamanın merkezini oluşturan süreçtir. Bu sürecin sağlıklı ve adil bir şekilde yürütülmesi, büyük ölçüde duruşma hazırlığına ilişkin işlemlerin eksiksiz yerine getirilmesine bağlıdır.

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 175 ile 181. maddeleri arasında düzenlenen bu hükümler, hem iddia makamının hem savunmanın haklarını güvence altına alırken, aynı zamanda mahkemenin yargılamayı düzenli, hızlı ve etkili şekilde yürütmesini amaçlamaktadır. 

Kamu Davasının Açılması ve Duruşma Hazırlığının Başlangıcı (CMK m. 175)

CMK m. 175/1’e göre iddianamenin kabulüyle kamu davası açılmış olur ve kovuşturma evresi resmen başlar. Bu düzenleme, soruşturma evresinin sona erdiğini ve artık yargılama makamının devreye girdiğini gösterir. Mahkeme, iddianameyi yalnızca şekli ve maddi unsurlar bakımından denetler; kabul kararıyla birlikte artık maddi gerçeğin araştırılmasına yönelik süreç işlerlik kazanır.

Maddenin ikinci fıkrası, iddianamenin kabulünden sonra mahkemenin duruşma gününü belirlemesini ve duruşmada bulunması gereken kişileri çağırmasını öngörür. Bu, kovuşturmanın zamanında yapılması ilkesinin bir gereğidir. Gecikmeksizin duruşma günü verilmesi, hem sanığın hem de mağdurun adil yargılanma hakkı kapsamında makul sürede yargılanma ilkesinin bir parçasıdır. 

İddianamenin Sanığa Tebliği ve Çağrı Usulü (CMK m. 176)

CMK m. 176, sanığın adil savunma hakkının temel unsurlarından biri olan “suçlamadan haberdar edilme” prensibini düzenlemektedir. İddianame sanığa çağrı kâğıdı ile birlikte tebliğ edilir; bu zorunluluk, savunmanın hazırlanabilmesi için bilgilendirme yükümlülüğünün yerine getirilmesini amaçlar.

2021 yılında yapılan değişiklikle, sanığa elektronik posta, telefon, faks gibi araçlarla da bilgilendirme yapılabilmesi mümkün hale getirilmiştir. Bu yenilik, teknolojinin yargılamaya entegrasyonu açısından önemli olmakla birlikte, çağrı kâğıdına bağlanan hukuki sonuçlar bu tür bildirimlerde doğmaz. Böylece bir yandan hızlı bilgilendirme sağlanırken, diğer yandan usul güvenceleri korunmuştur.

Tutuklu olmayan sanık bakımından çağrı kâğıdına mazeretsiz gelmediği takdirde zorla getirileceği belirtilir. Bu, yargılamanın kesintiye uğramaması ve sanığın hazır edilmesi amacıyla getirilmiş bir düzenlemedir. Tutuklu sanık açısından ise cezaevinde tutanakla yapılan bildirim yeterlidir. Bu işleyiş, ceza infaz kurumlarının iç düzeni dikkate alınarak özel bir prosedürle şekillendirilmiştir.

İddianamenin tebliği ile duruşma günü arasında en az bir hafta bulunması zorunluluğu, savunmanın hazırlanmasına imkan tanıyan süre güvencesidir.

Sanığın Savunma Delillerinin Toplanmasını Talep Hakkı (CMK m. 177)

CMK m. 177, savunmanın aktif olması ve delil toplama sürecine katılımını güvence altına alan önemli bir düzenlemedir. Sanık, tanık veya bilirkişi dinletmek, diğer savunma delillerinin toplanmasını istemek isterse, bu talebini duruşma gününden en az beş gün önce sunmalıdır. Bu süre, mahkemenin duruşmayı hazırlamasına yardımcı olur.

Savunmanın delil toplama hakkı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi kapsamında güvence altına alınan “silahların eşitliği” ve “çelişmeli yargılama” ilkelerinin bir yansımasıdır. Mahkemenin talebi kabul ya da reddetmesine ilişkin kararın sanığa derhal bildirilmesi zorunludur.

Ret Halinde Tanık veya Bilirkişinin Doğrudan Mahkemeye Getirilmesi (CMK m. 178)

CMK m. 178 ile savunmanın delil sunma hakkı daha da güçlendirilmiştir. Mahkeme başkanı veya hâkim, tanık ya da bilirkişinin çağrılması talebini reddederse, sanık veya katılan bu kişileri doğrudan mahkemeye getirebilir. Bu kişiler duruşmada dinlenmek zorundadır.

Bu düzenleme, savunma üzerinde yargı makamının keyfi bir denetim kurmaması için getirilmiş bir “güvence mekanizması”dır. Savunmanın, mahkemenin takdirine rağmen delil sunabilmesi mümkündür. Düzenlemenin son cümlesi, davayı uzatmak amacıyla yapılan taleplerin reddedileceğini düzenleyerek kötüye kullanımı önler.

Tanıkların Adreslerinin Bildirilmesi ve Şeffaf Delil Süreci (CMK m. 179)

CMK m. 179, taraflar arasında şeffaf bir delil bildirim süreci öngörür. Sanık, duruşmada doğrudan getireceği tanıkların ad ve adreslerini Cumhuriyet savcısına bildirmek zorundadır. Aynı şekilde Cumhuriyet savcısı da yeni tanık ya da bilirkişi bildirdiğinde sanığa makul süre içinde bildirmelidir. Bu karşılıklı bildirim yükümlülüğü sayesinde taraflar arasında silahların eşitliği ve sürpriz delil yasağı sağlanmaktadır. 

Naip veya İstinabe Yoluyla Dinleme Prosedürü (CMK m. 180)

CMK m. 180, tanık ve bilirkişinin dinlenmesine ilişkin özel usulleri düzenler. Tanık veya bilirkişinin hastalık, malullük veya uzun süre duruşmada bulunamayacak olması hâlinde naip hâkim veya istinabe yoluyla ifade alınması mümkündür.

Ayrıca tanığın başka bir ilde bulunması ve getirilmesinin zor olduğu durumlarda da istinabe usulü uygulanabilir. Ancak büyükşehir belediyesi sınırları içinde bulunan kişiler bakımından istinabe yasaklanmıştır; zira bu kişilerin duruşmaya getirilmesi genellikle mümkün olmakta, istinabe ise gereksiz zaman kaybına yol açmaktadır.

Önemli yeniliklerden biri ise görüntülü ve sesli iletişim tekniğiyle ifade alınmasıdır. UYAP ve SEGBİS altyapısının gelişmesiyle birlikte, bu yöntem hem zaman hem de güvenlik açısından avantaj sağlamaktadır.

Tanık ve Bilirkişi Dinleme Gününün Bildirilmesi (CMK m. 181)

CMK m. 181, duruşmada tanık ve bilirkişilerin dinleneceği günün tüm taraflara bildirilmesini zorunlu kılar. Bu bildirim yapılmadan duruşmada ifade alınması, savunma hakkının ihlali sayılır. Düzenlenen tutanağın savcı ve müdafiye verilmesi, şeffaf yargılama ilkesinin bir gereğidir.

Tutuklu sanık, ancak tutuklu bulunduğu yer mahkemesinde yapılacak işlemlerde hazır bulundurulmasını isteyebilir. Bu hüküm, tutuklunun güvenlik ve sevk koşulları dikkate alınarak düzenlenmiştir. Bununla birlikte mahkeme zorunlu gördüğü hâllerde sanığın duruşmada hazır bulunmasına karar verebilir.

Sonuç

CMK’nın 175–181. maddeleri, ceza muhakemesinin en kritik aşamalarından biri olan duruşma hazırlığını düzenleyerek, yargılamanın hem hızlı hem adil hem de etkin yürütülmesini amaçlamaktadır. Bu hükümler sayesinde taraflar delillerden zamanında haberdar olmakta, savunma hakkı güçlü şekilde korunmakta, mahkeme ise yargılamayı düzenli şekilde organize edebilmektedir.

Modern tekniklerin kullanılması, bildirim müesseselerinin geliştirilmesi ve savunmanın delil sunma hakkına getirilen güvenceler, çağdaş ceza muhakemesi sisteminin vazgeçilmez unsurlarıdır. Bu nedenle m. 175–181, yalnızca yargılamanın başlangıcına ilişkin prosedürel kurallar değil, aynı zamanda adil yargılanma hakkının pratiğe yansıyan temel dayanaklarıdır.

Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Servet DEMİR

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu