Eşya Hukuku

Zilyetliğin Korunması

Zilyetlik, bir malı kullanma, el altında bulundurma anlamına gelmektedir.

Zilyetlik, üç şekilde koruma altına alınmıştır. Bunlar savunma hakkı, dava hakkı ve zilyetliğin idari yoldan korunmasıdır.

Savunma Hakkı

Her türlü gasp veya saldırıyı zilyedin kuvvet kullanarak def etme hakkı vardır. Zilyet, rızası dışında kendisinden alınan şeyi taşınmazlarda el koyanı kovarak, taşınırlarda ise eylem sırasında veya kaçarken yakalananın elinden alarak zilyetliğini koruyabilir. Ancak, zilyet durumun haklı göstermediği derecede kuvvet kullanmaktan kaçınmak zorundadır (MK m. 981).

Zilyede tanınan savunma hakkı (MK m. 981), genel meşru savunmadan (BK m. 52) daha geniş bir kavramdır. Şöyle ki, genel meşru savunmada hak sahibinin saldırganı kovalama hakkı olmadığı hâlde savunma hakkında zilyedin kovalama hakkı da vardır.

Örneğin, gasıp zilyedin elindeki taşınır bir malı aldı ve kaçmaya başladı. Yaklaşık iki saat sonra zilyet gasıbı yakaladı. İşte bu durumda gasıbın elindeki taşınırı zilyedin geri alma imkânı vardır. Ancak meşru savunmada kovalama hakkı yoktur.

Örneğin zilyet olarak nitelendirilmeyen hizmetçinin (zilyet yardımcısı) genel meşru savunmadan istifade edebilir.

Savunma hakkı ile genel meşru savunma arasındaki bir diğer fark ise savunma hakkında zarara uğrama tehlikesine gerek yoktur. Meşru savunmada ise zarar tehlikesinin olması gerekir.

Saldırı ve gasp fiilleri ile savunma fiili arasında zaman itibariyle bir yakınlık olması gerekir. Burada tam olarak kastedilen, daha ziyade takibatın terk edilip terk edilmediği hususudur.

Daha açık anlatımla, gasp ile geri alma birbirinin devamıdır. Aksi takdirde, kuvvet kullanma zannedilen fiil saldırı olarak nitelendirilir.

Savunma hakkını kullanan zilyedin, sınırlı bir kuvvet kullanması ve karşı tarafa en az zarar verecek yolu tercih etmesi gerekir.

Zilyedin savunma fiili ile saldırı/gasp fiili arasında açık bir dengesizlik olması durumunda saldırganın meşru savunma hâline geçme hakkı doğar.

Örneğin, çantanızı sizden almaya çalışan kişiden çantanızı kurtardınız ve hırsınızı alamadığınız için bir de adama yumruk vurmak istediniz. Bu durumda hırsız da meşru savunma hakkını kullanabilir.

Zilyetliğin Gaspı Halinde Dava Hakkı

Başkasının zilyet bulunduğu bir şeyi gasp eden kimse, o şey üzerinde üstün bir hakka sahip olduğunu iddia etse bile onu geri vermekle yükümlüdür. Davalı, o şeyi davacıdan geri almasını gerektirecek üstün bir hakka sahip olduğunu derhâl ispat ederse onu geri vermekten kaçınabilir.

Dava, şeyin geri verilmesine ve zararın giderilmesine yönelik olur (MK m. 982).

Bu davada davacının, dava konusu eşyanın önceki zilyedi olduğunu ve zilyetliğine rızası dışında son verildiğini ispat etmesi gerek ve yeter koşuldur. Bunun dışında herhangi bir şey ispat etmesine gerek yoktur.

İşte bu noktada davalı söz konusu eşyayı elinde tutmada üstün bir hakkını derhal ispat ederse o zaman davalı davayı kazanır ve eşyayı iadeden kurtulur. Bu açıdan bakıldığında, hırsız ve gasıbın da bu davayı açıp kazanma şansı vardır.

Paylı zilyetlikte, her bir paydaşın tek başına gasp hâlinde iade davası açması mümkündür. Ancak elbirliği hâlinde zilyetlikte, paydaşın dava açabilmesi diğer paydaşların rızasını almasına veya bu konuda bir temsilci tayin edilmesine bağlıdır (MK m. 640/III).

Dava konusu eşya, gasp eden tarafından üçüncü bir kişinin dolaysız zilyetliğine terk edilmiş ise (davacı haklılığını ispat ettiği takdirde) hâkim dolaylı zilyet olma hakkını davacıya verir.

Bu durumda, dolaysız zilyet eşyayı davacıya iade etmek zorunda kalır. İade davasında davalının kusurlu olması gerekmediği hâlde tazminat talebinde davalının kusurlu olması gerekir.

Zilyetliğe Saldırı Hâlinde Dava Hakkı

Saldırıda bulunan, şey üzerinde bir hak iddia etse bile; zilyetliği saldırıya uğrayan, ona karşı dava açabilir.

Dava, saldırının sona erdirilmesine, sebebinin önlenmesine ve zararın giderilmesine yönelik olur (MK m. 983).

Bir kişinin eşya üzerindeki fiilî hâkimiyetine son vermek gasp; bu fiilî hâkimiyeti zorlaştırmak, güçleştirmek ise saldırı olarak nitelendirilir. Saldırıda, davalının üstün hak iddiası dinlenmez.

Zilyetliğe Saldırı Hâlinde Dava Hakkı

Gasp ve Saldırı Nedeniyle Açılan Dava Hakkına İlişkin Genel Hükümler

Gasp ve saldırıdan dolayı dava hakkı, zilyedin fiilî ve failini öğrenmesinden başlayarak iki ay ve her halde fiilîn üzerinden bir yıl geçmekle düşer (MK m. 984).

Bir taşınırın zilyedi, kendisine karşı açılan her davada üstün hakka sahip olduğu karinesine dayanabilir. Gasp veya saldırıya ilişkin hükümler saklıdır (MK m. 987).

Taşınır Davası (Zilyetliğe Dayanan İstihkak Davası)

Taşınırı rızası dışında elinden çıkan zilyedin o taşınırı elinde bulunduran kişilere karşı açabildiği davaya taşınır davası denir.

Zilyetliğin, Zilyedin İradesi Dışında (Çalınma, Kaybolma vb.) Sona Ermiş Olması (MK m. 989/I)

Zilyet, zilyetliği rızası ile kaybettiği takdirde taşınır davası açma hakkına sahip değildir (MK m. 989/I).

Dolaysız zilyedin dolaylı zilyedin hakkını tanımaması ve bu bağlamda malı sahiplenmesi hâlinde de zilyetlik rıza dışı kaybedilmiş olur ve dolaylı zilyedin taşınır davası açma hakkı doğar

Şimdiki Zilyedin Kazanımının Korunmamış Olması

Davalı konumundaki hâlihazır zilyet iyiniyeti nedeniyle kazanımının hukuka uygun olduğunu ispat ederse taşınır davası reddedilir.

Şimdiki Zilyedin Zilyetliği Kötü Niyetle Kazanması

Davacının öncelikle, davalının (hâlihazır zilyedin) zilyetliği kötüniyetle kazandığını ispatlaması gerekir.

Dava konusunun kıymetli evrak olması bu sonucu değiştirmez. Zilyetliği kötü niyetle kazanan davalıya karşı taşınır davası zamanaşımına tâbi değildir, bu bağlamda davanın her zaman açılması mümkündür. Ancak, davalı da davacının zilyetliği kötüniyetle kazandığını ispat ederse dava reddedilir. Bu bağlamda, zilyetliği kötüniyetle kazanan önceki zilyetlerin – zilyetlik davalarından ve savunma hakkından farklı olarak – sonraki zilyetlere karşı taşınır davasını kazanma şansı pek yoktur (MK m. 991/II).

Örneğin, hırsızın malı kendisinden çalan diğer bir hırsıza karşı taşınır davası açması söz konusu olamaz.

Taşınırın Önceki Zilyedin Elinden Rızası Dışında Çıkması

Şimdiki zilyedin üstün hak karinesini çürütme konusunda davacının sahip olduğu bir diğer imkân ise, taşınırın elinden rızası dışında çıktığını ispat etmesidir. Bu bağlamda, taşınırın elinden rızası dışında çıkışında kusurun önemi yoktur.

Örneğin, çantanızı emniyetli olmayan bir yere koydunuz ve hırsız buradan çaldı. Bu durumda kusurunuz (ihmaliniz) vardır.

Dolaylı zilyetlikte taşınırın dolaysız zilyetten çalınması durumunda da taşınır dolaylı zilyedin elinden rızası dışında çıkmış sayılır.

Zilyetliği altındaki taşınırı rızası dışında elinden alınan kimse, hâlihazır zilyet bu zilyetliği iyiniyetle kazanmış olsa dahi taşınır davası açabilir.

Taşınır Davasının İyiniyetli Zilyet Lehine Sınırlandırıldığı Durumlar

Taşınır Davasının İyiniyetli Zilyet Lehine Sınırlandırıldığı Durumlar

Para ve Hamile Yazılı Senetleri İyiniyetle Edinmiş Olan Kimseye Karşı Taşınır Davası Açılamaz (MK m. 990)

Ticarî hayattaki sürat ve güven ilkeleri gereği, mübadele gücü (diğer eşya ile değiş tokuş gücü) çok yüksek olan bu iki taşınıra ilişkin olarak MK iyiniyete üst düzey bir koruma getirmiştir.

Açık Artırmadan veya Pazardan veya Benzeri Eşya Satanlardan Taşınır, İyiniyetle Edinilmiş ise; İyiniyetli Birinci ve Sonraki Edinenlere Karşı Taşınır Davası Ancak Ödenen Bedelin Geri Verilmesi Koşuluyla Açılabilir (MK m. 989/II)

Başlangıç hükümlerini (MK m. 3) incelerken de ifade ettiğimiz gibi, böyle yerlerden taşınır satın alan iyiniyetli üçüncü kişiler korunmaya fazlasıyla layıktır.

İyiniyetli Zilyetlere Karşı Taşınır Davası Beş Yıllık Hak Düşürücü Süreye Tâbidir (MK m. 989/I-991/I)

Buradaki beş yıllık hak düşürücü süreyi kazandırıcı zamanaşımındaki beş yıllık süre ile karıştırılmamalıdır. Bu süre, taşınır zilyedin elinden çıktığı tarihten itibaren başlar. Elinizden çıktığı tarihten itibaren beş yıl içinde açabilirsiniz.

Kötüniyetli zilyetlere karşı süre yoktur.

Taşınırın hiçbir zaman zilyetliğini kazanamamış olan malikin taşınır davası açma hakkı yoktur.

Eğer eşyanızı ayırt edebiliyorsanız, bu durumda “istihkak davası” açıyorsunuz. Ancak, eşyalarınızı ayırt etme imkânı yok ise “sebepsiz zenginleşme davası” açıyorsunuz.

Aynen savunma hakkında ve zilyetlik davalarında olduğu gibi dolaysız zilyet ve dolaylı zilyet de taşınır davası açma hakkına sahiptir. Ancak doğal olarak, dava açan dolaylı zilyet eşyanın dolaysız zilyede iadesini talep edebilir.

Paylı zilyetlik de her bir paydaşın taşınır davası açma hakkı varken, elbirliği hâlinde birlikte zilyetlikte paydaşlar tek başlarına taşınır davası açamazlar.

Dolaylı aslî zilyedin dolaysız fer’i zilyedin zilyetliğini gasp etmesi durumunda dolaylı zilyede karşı taşınır davası açılamaz. Zira fer’i zilyetlikten doğan hak karinesi malı fer’i zilyede veren kişiye karşı kullanılamaz (MK m. 986/II).

Taşınır Davasının İstihkak Davası ile Karşılaştırılması

  • Taşınır davası ile istihkak davası arasındaki farkları şu şekilde ifade edebiliriz; Sadece taşınır mallar ve taşınır hükümlerine tâbi olan tapuya kayıtlı olmayan taşınmazlar için taşınır davası açılabilir. İstihkak davası ise hem taşınır hem taşınmazlarda koruma sağlar.
  • Zilyetliğe bağlı hak karinesinin davaya dayanak teşkil ettiği taşınır davasında davacı zilyetliğini ispat etmeli ve hâlihazır zilyedin tercihe şayan hak karinesini çürütmelidir. Bunun dışında herhangi bir şey ispat etmesine gerek yoktur. Mülkiyete dayanan istihkak davasında ise davacı, mülkiyet hakkını ispat etmek zorundadır.
  • Kötüniyetli zilyetlere karşı süresiz olarak açılabilen taşınır davası iyiniyetli zilyetlere karşı beş yıllık hak düşürücü süreye tâbidir (MK m. 989/I). İstihkak davası ise aynî hakka dayandığı için herhangi bir süreyle sınırlandırılmamıştır.

Taşınır Davasının Zilyetlik Davaları ile Karşılaştırılması

  • Taşınır davası sadece taşınırlar için koruma sağlar. Zilyetlik davaları ise hem taşınırlarda hem de taşınmazlarda zilyetliği korur.
  • Taşınır davası zilyetliğe bağlı tercihe şayan hak karinesine dayanır. Zilyetlik davaları ise sadece zilyetliğe dayanır.
  • Taşınır davasında zilyetliğin rıza dışı sona erdirilmiş olması yeterlidir. Buna karşılık, zilyetlik davaları sadece gasp ve saldırı hâllerinde açılır.
  • Taşınır davası iyiniyetli zilyetlere karşı beş yıllık hak düşürücü süreye tâbi iken kötüniyetli zilyetlere karşı süre sınırı yoktur. Zilyetlik davaları ise fiilin ve failin öğrenilmesinden itibaren iki ay ve en geç gasp veya saldırıdan itibaren bir yıl içinde açılmalıdır.
  • Taşınır davasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi (HMK m. 2/II), zilyetlik davalarında ise Sulh Hukuk Mahkemesidir (HMK m. 4-ç). Bu üç dava bazı hâllerde yarışabilir. Örneğin saatiniz çalındı. Bu durumda; zilyetlik davası, taşınır davası veya istihkak davalarından hangisini veya hangilerini açabilirsiniz? Üçünü de açabilirsiniz. En rasyonel karar zilyetlik davası açılması yönündedir. Gerek ispat yükü ve gerekse davanın sürati açısından davacı için en mantıklı dava budur. Eğer süreyi kaçırdı iseniz veya bu davanın koşullarını sağlamıyor iseniz taşınır davası son ihtimal yani başka çareniz kalmadı ise istihkak davasıdır.

Zilyetliğin İdarî Yoldan Korunması

Her zaman kolay başvurulabilecek bir yol olmayan savunma hakkı ve mahkemelerde işlerin uzamasından dolayı dava hakkı, zilyetliğin korunmasında çok etkin olamamaktadırlar.

Bu nedenle 3091 Sayılı “Taşınmaz Mal Zilyetliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanun”la, önemli bir sosyal problem olan taşınmazlara saldırı ve toprak davası pratik çözümlere kavuşturulmuştur.

Amacı

Saldırı veya müdahalelerin, idarî makamlar tarafından önlenmesi suretiyle tasarrufa ilişkin güvenliği ve kamu düzenini sağlamaktır.

Kamu kurum ve kuruluşlarına ait veya bunlar tarafından idare olunan veya devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlere veya menfaati umuma ait taşınmaz mallara saldırı veya müdahalelerin önlenmesi de bu kanunun kapsamındadır (m. 1).

Yetkili Makam

Taşınmaz malın bulunduğu ilçe sınırları içindeki o yerin en büyük mülki amiri tarafından saldırı veya müdahalenin önlenmesine karar verilir ve taşınmaz mal, yerinde teslim edilir (m. 2).

Başvurma

Yetkili zilyet veya kişi saldırı veya müdahalenin yapıldığını öğrendiği tarihten itibaren 60 gün ve her halde saldırı veya müdahalenin gerçekleştiği tarihten itibaren 1 yıl içinde başvuruyu yapmalıdır (m. 4/I). Kamu hukukuna tâbi taşınmaz mallar ve devletin hüküm ve tasarrufuna tâbi yerlere saldırı veya müdahalelerde süre yoktur (m. 4/II).

Soruşturma ve Karar

Tecavüz ve müdahalenin önlenmesi hakkındaki kararın uygulanmasında, kilitli ve kapalı taşınmaz malların açılması zorunludur. Zamanında yapılan başvuruyu yetkili mülki amir ya da bunların görevlendireceği bir veya birkaç memur yerinde soruşturma yaparak inceler. Soruşturma en geç 15 gün içinde tamamlanarak, idarî yargı yolu açık olmak üzere karara bağlanır. Bu Kanuna göre verilmiş kararlar üzerine idari yargıya başvurmalarda yürütmenin durdurulması kararı verilebilir. Başvuru şikâyetçi lehine sonuçlanırsa; masrafları karşı taraftan (gerekirse icra yoluyla) tahsil eder.

Başvuru sırasında, taraflar arasındaki taşınmaz mal anlaşmazlığı hakkında mahkemece ihtiyati tedbir kararı verilmiş veya anlaşmazlık dava konusu yapılmış ise bu idarî koruma talep edilemez. Ancak idarî korumaya müracaat edilmesi adlî mahkemelerde hakkın tespitine ilişkin dava açılmasına engel değildir.

Bu Kanuna göre idarî makam tarafından verilmiş bir önleme kararı varken, taraflarca taşınmaz mal anlaşmazlığına ilişkin dava açılmadan adli mercilerce ihtiyati tedbir kararı verilemez.

Taşınmazlarda, zilyetliğe ilişkin hükümlerden taşınmaz üzerinde fiilen tasarruf edenler istifade ederler.

Eşya Hukuku; oldukça kapsamlı bir konu olup mülkiyet hakkınıza ilişkin herhangi bir hukuki destek talebinde bulunmanız halinde Ekin Hukuk Bürosu ile iletişim kurarak uzman ve tecrübeli avukatlarımızla iletişime geçerek görüşme gerçekleştirebilirsiniz.

Av. Ahmet EKİN & Şevval Asude DOĞAN

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu