Ceza Muhakemesi Hukukunda Tanıklık Müessesesi

Ceza muhakemesi, maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasını amaçlayan bir süreçtir ve bu süreçte tanıklık, en kritik ispat araçlarından birini teşkil eder. Ceza Muhakemesi Kanunu Madde 43 ila 61 arasında düzenlenen tanıklık müessesesi, tanığın çağrılmasından yemine, çekinme haklarından korunmasına kadar geniş bir yelpazeyi kapsar
Tanıkların Çağrılması ve Zorla Getirilmesi (Madde 43 ve 44)
Tanıklar kural olarak çağrı kâğıdı ile davet edilir ve bu kâğıtta gelmemenin hukuki sonuçları açıkça belirtilmelidir. CMK, telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlarla da çağrı yapılmasına imkân tanımaktadır; ancak bu durumda çağrı kâğıdına bağlanan zorla getirme gibi sonuçlar uygulanamaz. Bu, ispat kolaylığı sağlarken, yükümlülüklerin yerine getirilmesini garantilemek için yazılı tebligatın önemini korur. Tutuklu işlerde ve gerekli görülen durumlarda ise zorla getirme kararı verilebilir; bu kararda nedenler belirtilir ve gelen tanıklara uygulanan usul burada da geçerlidir. Duruşma sırasında acil dinlenmesi gereken tanıklar için mahkemenin, görevlilere yazılı emirle hazır bulundurma yetkisi mevcuttur.
Cumhurbaşkanı’nın tanıklığı özel bir statüye sahiptir; kendi takdiriyle çekinebilir. Tanıklık yapmayı kabul etmesi halinde ise beyanı konutunda alınabilir veya yazılı olarak gönderebilir.
Usulüne uygun çağrıya mazeret bildirmeksizin uymayan tanıklar, zorla getirilir ve neden oldukları giderler kendilerine ödettirilir. Ancak, sonradan haklı bir mazeret bildirilirse bu giderler kaldırılır. Zorla getirme kararı, iletişim bilgileri üzerinden (telefon, e-posta vb.) tanığa bildirilebilir. Fiilî hizmetteki askerler hakkındaki zorla getirme kararı ise askerî makamlar aracılığıyla infaz edilir, bu da kurumsal işbirliğinin gerekliliğini gösterir.
Tanıklıktan Çekinme Hakları (Madde 45, 46, 47, 48, 49)
Tanıklık kural olarak bir yükümlülük olsa da, CMK bazı durumlarda bu yükümlülükten kaçınma, yani tanıklıktan çekinme hakkı tanır.

Kişisel Nedenlerle Çekinme (Madde 45)
Bu hak, şüpheli veya sanıkla belirli derecede yakın ilişkisi olan kişilere tanınmıştır. Bunlar; nişanlı, evlilik bağı kalksa dahi eski eş, altsoy veya üstsoy kan/kayın hısımları, üçüncü derece dâhil kan ve ikinci derece dâhil kayın hısımları ve evlatlık bağı bulunanlardır. Çekinme hakkı, tanığa dinlenmeden önce bildirilir ve tanık, dinlenirken dahi bu hakkı kullanabilir. Yaş küçüklüğü veya akıl sağlığı zayıflığı nedeniyle çekinme hakkının önemini anlayamayanlar, kanunî temsilcinin rızasıyla dinlenebilir (temsilcinin sanık olmaması şartıyla).
Meslek ve Uğraşı Sebebiyle Çekinme (Madde 46)
Belirli meslek gruplarının, sıfatları dolayısıyla öğrendikleri sırları koruma yükümlülüğü nedeniyle tanıklıktan çekinme hakkı vardır. Bu gruplar; avukatlar, stajyerleri ve yardımcıları; hekimler, diş hekimleri, eczacılar, ebeler ve tıp meslekleri mensupları; malî müşavirler ve noterlerdir. Avukatlar dışındakilerde, ilgilinin (müvekkil/hasta) rızası varsa çekinme hakkı kullanılamaz.
Devlet Sırrı Nedeniyle Çekinme (Madde 47)
Bir suç olgusuna dair bilgiler Devlet sırrı niteliği taşısa bile, mahkemeye karşı gizli tutulamaz. Ancak, bilginin Devletin dış ilişkilerine, milli savunmasına, milli güvenliğine veya anayasal düzenine zarar verme tehlikesi varsa, sır niteliği korunur. Bu durumda tanık, zâbıt kâtibi dahi olmaksızın sadece hâkim veya heyet tarafından dinlenir. Tutanağa yalnızca, suçu aydınlatabilecek nitelikteki bilgiler kaydedilir. Bu özel usul, hapis cezasının alt sınırının beş yıl veya daha fazla olduğu suçlarda uygulanır. Cumhurbaşkanı’nın tanıklığı söz konusu ise, sırrın niteliğini ve bildirilip bildirilmeyeceğini kendisi takdir eder.
Kendisi veya Yakınları Aleyhine Çekinme (Madde 48)
Tanık, kendisini veya Madde 45’te belirtilen yakınlarını ceza kovuşturmasına uğratabilecek sorulara cevap vermekten çekinebilir. Bu hak, tanığa önceden bildirilmelidir.
Çekinme Sebebinin Bildirilmesi (Madde 49)
Gerekli görüldüğünde, tanık çekinme hakkının dayanağı olan olguları mahkeme başkanı, hâkim veya Cumhuriyet savcısına bildirir ve bu konuda kendisine yemin verdirilebilir.
Yemin ve Yeminin Şekli (Madde 50, 51, 54, 55, 56, 57)
Tanıklıkta beyanların doğruluğunu pekiştiren bir usul yemindir.
Yeminsiz Dinlenecekler (Madde 50)
Bazı kişiler, ya ayırt etme gücünün olmaması ya da yargılamanın sıhhatini etkileyebilecek konumda olmaları nedeniyle yeminsiz dinlenir. Bunlar; 15 yaşını doldurmamış olanlar, yeminin önemini kavrayamayanlar ve soruşturma veya kovuşturma konusu suçlara iştirakten şüpheli/sanık/hükümlü olanlardır.
Çekinebilen Kimsenin Çekinmemesi (Madde 51)
Madde 45 gereğince çekinebilecek olan tanığa yemin verip vermemek hâkim veya mahkemenin takdirine bağlıdır. Ancak tanık, yemin etmekten çekinebilir ve bu husus kendisine bildirilmelidir.
Yeminin Zamanı ve Biçimi (Madde 54 ve 55)
Tanıklar kural olarak dinlenmeden önce ayrı ayrı yemin ederler. Tereddüt halinde yemin, tanıklıktan sonraya bırakılabilir. Soruşturma evresinde de Cumhuriyet savcıları yemin verirler. Yeminin biçimi: “Bildiğimi dosdoğru söyleyeceğime namusum ve vicdanım üzerine yemin ederim.” (tanıklıktan önce) veya “Bildiğimi dosdoğru söylediğime namusum ve vicdanım üzerine yemin ederim.” (tanıklıktan sonra) şeklindedir. Yemin sırasında herkes ayağa kalkar.

Yeminin Yerine Getirilmesi (Madde 56 ve 57)
Tanık yemin metnini yüksek sesle tekrar ederek veya okuyarak yemin eder. Sağır veya dilsizler okuma/yazma biliyorsa yazarak, bilmiyorsa tercüman aracılığıyla işaretle yemin ederler. Aynı soruşturma/kovuşturmada tekrar dinlenecek yeminin tanığa yeniden yemin verilmesi yerine, önceki yeminin hatırlatılmasıyla yetinilebilir.
Tanıkların Dinlenmesi Usulü ve Korunması (Madde 52, 53, 58, 59)
Her tanık, diğer tanıklar yanında bulunmaksızın ayrı ayrı dinlenir. Tanıklar, kovuşturma evresine kadar ancak gecikmesinde sakınca bulunan veya kimlik tespiti gereken hallerde birbirleri ve şüpheli ile yüzleştirilebilir. Maddi gerçeğin ortaya çıkması için zorunlu olan veya mağdur çocukların tanıklığı zorunlu olarak sesli ve görüntülü kayda alınır ve bu kayıtlar sadece ceza muhakemesinde kullanılabilir.
Tanığa dinlenmeden önce gerçeği söylemesinin önemi, yalan tanıklık suçunun yaptırımı, yemin edeceği ve mahkeme izni olmadan salonu terk edemeyeceği anlatılır.
Tanığa önce kimlik bilgileri ve şüpheli/sanık/mağdur ile ilişkileri sorulur. Eğer tanığın kimliğinin ortaya çıkması ağır bir tehlike yaratacaksa, kimliğin saklı tutulması için önlemler alınır (Gizli Tanık). Bu tanık, bilgileri nasıl öğrendiğini açıklamak zorundadır ve kişisel bilgileri savcı/hâkim/mahkeme tarafından muhafaza edilir. Ağır tehlike başka türlü önlenemeyecekse, hâkim, hazır bulunma hakkına sahip olanlar (sanık/avukat) olmadan tanığı dinleyebilir; ancak ses ve görüntülü aktarma yapılır ve soru sorma hakkı saklı tutulur. Bu koruma hükümleri, sadece örgüt faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak uygulanabilir.
Tanığa dinlenmeden önce olay hakkında bilgi verilir, sanık hazırsa gösterilir, değilse kimliği açıklanır. Tanıktan bildiklerini söylemesi istenir ve sözü kesilmez. Daha sonra, beyanları aydınlatmak ve değerlendirmek için ek sorular yöneltilebilir.
Sebepsiz Çekinmenin Yaptırımı (Madde 60)
Yasal bir sebep olmaksızın tanıklıktan veya yeminden çekinen tanık hakkında, neden olduğu giderlere hükmedilmekle birlikte, yükümlülüğünü yerine getirmesi için en fazla üç ayı geçmemek üzere disiplin hapsi verilebilir. Kişi, yükümlülüğüne uyduğu anda derhâl serbest bırakılır. Bu tedbirleri naip hâkim, istinabe olunan mahkeme ve soruşturma evresinde sulh ceza hâkimi alabilir. Disiplin hapsi kararına itiraz yolu açıktır.
Tanığa Verilecek Tazminat ve Giderler (Madde 61)
Çağrılan tanığa, kaybettiği zamanla orantılı olarak Adalet Bakanlığı tarifesine göre tazminat ödenir. Seyahat etmek zorunda kalan tanığın yol, ikamet ve beslenme giderleri de karşılanır. Ödenen bu tazminat ve giderlerden hiçbir vergi, resim ve harç alınmaz. Bu madde, tanıklık görevini yerine getiren vatandaşın mağdur olmamasını sağlamaya yönelik önemli bir güvencedir.
CMK’nın Tanıklık hükümleri (Madde 43-61), bir yandan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için tanıklık görevini zorunlu kılarken, diğer yandan tanıkların kişisel ve mesleki sırlarını koruma, kendilerini ve yakınlarını cezai sorumluluktan koruma ve hatta can güvenliklerini sağlama noktasında kapsamlı güvenceler sunar. Zorlama, koruma, yemin ve tazminat dengesi üzerine kurulan bu sistem, adil yargılanma hakkının temel bileşenlerinden biri olan ispat yükümlülüklerinin hukuka uygunluğunu tesis etmeyi hedefler.
Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Servet DEMİR




