Ceza Hukuku Özel Hükümler

Kötü Muamele Suçu ve Cezası

Kötü muamele suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 232. maddesinde tanımlanmaktadır. Bu suç, TCK’nın “aile bireylerine kötü muamele” ve “terbiye yetkisinin kötüye kullanılması” suçlarına karşılık gelir. Ancak yasa koyucu bu iki suçu birleştirerek tek bir hüküm altında düzenlemiştir.

Bu nedenle, madde başlığının uygun olmadığını düşünmekteyiz. Çünkü maddenin birinci fıkrasında kötü muamele suçu, ikinci fıkrasında ise disiplin yetkisinin kötüye kullanılması suçu düzenlenmiştir. Her iki suç için de ayrı ayrı açıklamalar yapılacaktır.

Kötü Muamele Suçunda Korunan Hukuki Değer

Kötü muamele suçu, aile düzeninin sağlanmasına yönelik bir suçtur ve bu suçla korunan hukuki değer öncelikle aile düzenidir. Ancak, suçun icra hareketlerinin gerçekleştiği kişilerin “aile efradı” olması zorunlu değildir. Yani, fail ve mağdurların aynı konutta birlikte yaşamaları yeterlidir.

Aile kavramı, Medeni Hukuk’ta dar ve geniş anlamda kullanılmaktadır. Dar anlamda aile, evlilik birliğini ifade ederken, geniş anlamda aile, bir ev çerçevesinde birlikte yaşayanları ifade eder. TCK’da da geniş anlamda aile esas alınmıştır ve suçun amacı, aile yanında birlikte yaşayan kişilerin hayatı, vücut tamlığı, sağlığı, onuru ve özgürlüklerini korumaktır.

Aynı konutta yaşayan kişilerin ev düzeni de korunmaktadır. Bu nedenle, suçla ilgili menfaatler, aynı konutta yaşayan kişilerin Medeni Hukuk’tan kaynaklanan menfaatleridir.

Kötü Muamele Suçunda Fail ve Mağdur

Burada yer alan açıklamalar Türk Ceza Kanunu’nun “Kötü Muamele Suçları” bölümünde yer alan “Konutta Kötü Muamele” suçuyla ilgilidir. Suçun faili ve mağduru aynı konutta birlikte yaşayan kimselerdir ve konut kavramı da bu suçun işlenmesi için önemlidir. Konut dokunulmazlığına ilişkin açıklamalar bu suçun tanımında da etkilidir.

Açıklandığı gibi, birlikte yaşamanın kabul edilmesi için belirli bir süre öngörülmemektedir. Ayrıca, aynı konutta yaşayan kimselerin aile bireyi olması gerekli değildir, ancak akrabalık bağının bulunması da suçun faili ve mağduru olma konusunda etkili değildir. Ancak, tesadüfen aynı konutta bulunan kişiler bu suçtan etkilenmezler.

Bu suçun işlenebilmesi için kötü muamele eyleminin birlikte yaşanılan konutta gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu nedenle, konut kavramı suçun tanımında önemlidir ve “Konut Dokunulmazlığını İhlal” suçu altındaki açıklamalar bu konuda da yardımcı olabilir.

Kötü Muamele Suçunda Fail ve Mağdur

Kötü Muamele Suçunda Fiili

Türk Ceza Kanunu’na göre, kötü muamele suçu, bir kişiye zarar veren ancak yaralama derecesine ulaşmayan fiillerdir. Bu fiillerin merhamet, acıma ve şefkatle bağdaşmayacak nitelikte olması gereklidir.

Örneğin, aç bırakma, sürekli alay etme, korkutma gibi eylemler kötü muameleye örnek olarak verilebilir. Ancak, kötü muamele suçu, kasten yaralama suçu gibi ciddi sonuçlara yol açacaksa cezalandırılmalıdır.

Yargıtay da bu konuda çeşitli kararlar vermiştir ve kötü muamele suçu kapsamında çıplak gezdirme, aç bırakma gibi eylemler yer alırken, rahim ve şefkatle bağdaşmayacak fiillerin suç oluşturduğu vurgulanmıştır. Ancak, bu konuda TCK’nın metninde yer almayan bir unsurun gerekçede kullanılması nedeniyle, bu unsurun m.232 için de aranıp aranmayacağı tartışmalı hale gelmiştir.

Bu paragrafta kötü muamele suçu ile ilgili farklı yazarların görüşleri ve yorumları yer almaktadır. Bazı yazarlar, kötü muamele eylemlerinin rahim ve şefkatle kabul edilemeyecek nitelikte olması gerektiğini savunurken, bazı yazarlar gerekçede yer alan bir hususun kanun metnine dahil edilmemesi gerektiğini ifade etmektedirler. Ancak gerekçenin yorum aracı olarak kullanılabileceği ve kötü muamele eylemlerinin acıma, merhamet, sevgi duyguları ile bağdaşmayan her türlü eylem olduğu konusunda görüş birliği vardır.

Bir diğer önemli konu ise kötü muamele eylemlerinin belli bir sürecin gerekip gerekmediği ve münferit eylemlerin bu hüküm çerçevesinde cezalandırılıp cezalandırılamayacağıdır. Bazı yazarlar ve Yargıtay kararları, bu suçun ancak belli bir süreci gerektirdiğini ifade etmektedir. Ancak bazı yazarlar, münferit eylemlerin de bu hüküm çerçevesinde değerlendirilebileceğini savunmaktadırlar.

Bu tartışmaların yanı sıra, rahim ve şefkatle kabul edilemeyecek nitelikte olan eylemlerin kötü muamele suçu olarak kabul edildiği ve cezalandırıldığı konusunda bir görüş birliği vardır.

Kötü muamele suçunun oluşması için tek bir eylem yeterli olmamakta ve süreklilik gerekmektedir. Ayrıca, fail ile mağdurun ilişkisi ve yaşam tarzının da dikkate alınması gerekmektedir.

Örneğin, annenin çocuğa bir defaya mahsus öğle yemeği vermemesi kötü muamele olarak nitelendirilemez, ancak sürekli bir şekilde böyle davranması durumunda kötü muamele suçu oluşabilir. Aynı şekilde, her kişinin kullanımına açık yerleri temizleme kurallarının belirlenmesi de kötü muamele olarak nitelendirilemez.

İstismar kavramının da başka bir suç teşkil etmediği sürece kötü muamele olarak nitelendirilebileceğini belirtiyorsunuz. Örneğin, yaşça büyük bir kişinin kendisinden daha küçük bir kişinin yiyeceklerine el koyması, istismar olarak kabul edilebilir ve kötü muamele suçu oluşturabilir.

Aile hukukunda kaynaklanan bakım, eğitim veya destek yükümlülüğünün ihlali durumunda ise artık kötü muamele suçundan değil, aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerin ihlali suçundan bahsedilmesi gerekir.

Son olarak, 765 sayılı TCK zamanında evlilik birliği içinde yaşanan cinsel şiddetin ırza geçme suçu oluşturmadığı ancak fena muamele olabileceği ifade ediliyordu. Ancak, bu görüşün artık geçerliliğini yitirdiği ve söz konusu fiillerin cinsel saldırı suçu olarak kabul edilmesi gerekir.

Kötü Muamele Suçunda Hukuka Aykırılık Unsuru

Bu suç nedeniyle, evde yaşayan insanların düzene uygun davranması gerektiği düşünülebilir. MK m. 368/1’e göre, birlikte yaşayan insanlar evin düzenine tabidir ve bu nedenle evde düzeni sağlamaya yönelik bazı kuralların uygulanması kötü muamele olarak nitelendirilemez.

Bu durumda, bir diğer hukuka uygunluk sebebi, hukuka uygunluğu sağlanan bir hak olan tedip hakkının kullanılmasıdır. Hukuka uygunluk sebeplerinin üç temel koşulu olduğu bilinmektedir:

  1. Fail tarafından doğrudan kullanılabilen veya hukuk düzenince kabul edilen bir hakkın varlığı,
  2. Hakka doğru başvuru veya izin alınması gerekiyorsa artık hukuka uygunluk sebebinden bahsedilemez,
  3. Hak kullanımı ve suç işleme arasında nedensellik bağlantısı.

Tedip hakkı açısından, önemli olan husus, bu hakkın kötüye kullanılmamasıdır. Yargıtay bir kararında, öğretmenlerin öğrencileri üzerinde tedip hakkı bulunduğunu ancak bu hakkın asla etkili eylemler şeklinde kullanılamayacağını belirtmiştir.

Kötü Muamele Suçunun Manevi Unsuru

Kötü muamele suçunun manevi unsuru kasttır. Bu suç taksirle işlenemez.

Kötü Muamele Suçuna Teşebbüs

Kötü muamele suçu bakımından suçun tamamlanması için herhangi bir neticenin meydana gelmesi gerekmez. Hareket gerçekleşince suç tamamlanır. Dolayısıyla burada ancak hareket bölünebilir ise teşebbüs mümkün olacaktır.

Kötü Muamele Suçunda İçtima

Kötü muamele fiillerinin sistematik bir şekilde tekrarlandığı durumlarda eziyet suçu oluşacağı ve faile eziyet suçundan ceza verilmesi gerektiği belirtilmektedir. Ancak Yargıtay’ın gerçek içtima ilişkisinin varlığına dair kararı da değinilmiştir. Yazar, kötü muamele suçunun kesintisiz suç niteliği taşıdığını kabul ettiğinden dolayı fikri içtima kurumunun bu suça uygun olmayacağını düşündüğünü ifade etmektedir.

6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ile şiddete uğrayan veya uğrama ihtimali olan kişilere yönelik önlemler alınmaktadır. Ancak, birden fazla aile bireyine yönelik kötü muamele niteliği taşıyan eylemin tek suç mu, yoksa mağdur sayısı kadar mı suç oluşturacağı tartışmalı bir konudur.

Yargıtay, örneğin, 17 ve 14 yaşındaki iki oğluna mendil sattıran bir sanığın her bir çocuk için ayrı ayrı suç işlediği kararına varmıştır. Ancak, genel kurala uygun olarak, tek bir kötü muamele eylemi için zincirleme suç hükmü uygulanması gerekmektedir. Bu nedenle, çocukların birlikte mendil sattığı durumda, eylem tek kabul edilmelidir ve ceza TCK m.61’e göre alt sınırın üzerinde belirlenmelidir. Sonuç olarak, kötü muamele suçu kesintisiz suç olmasına rağmen, zincirleme suç şeklinde de işlenebilir.

Kötü Muamele Suçuna İştirak

Bu suç sadece aynı konutta birlikte yaşayan kişileri tarafından işlenebileceğinden özgü suç niteliği taşır.

Bu nedenle iştirak ancak azmettirme ve yardım etme şeklinde ortaya çıkabilir (TCK m. 40/3).

Kötü Muamele Suçunun Cezası

Kötü muamele suçunun cezası, aynı konutta birlikte yaşadığı kişilerden birine karşı kötü muamelede bulunan kimse, iki aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır (TCK m.232/1).

İdaresi altında bulunan veya büyütmek, okutmak, bakmak, muhafaza etmek veya bir meslek veya sanat öğretmekle yükümlü olduğu kişi üzerinde, sahibi bulunduğu terbiye hakkından doğan disiplin yetkisini kötüye kullanan kişiye, bir yıla kadar hapis cezası verilir (TCK m.232/2).

Kötü Muamele Suçunda Görevli Mahkeme

Kötü muamele suçunun soruşturulması ve kovuşturulması re’sen takip edilir.

Görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir.

Ekin Hukuk Bürosu olarak; suçun mağduru veya faili olmanız halinde sürecin takibini gerçekleştirebiliriz. Ceza hukuku alanında uzman avukat kadromuzla görüşmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz. 

Av. Ahmet EKİN & Şevval Asude DOĞAN

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu