Miras Hukuku

Yasal Mirasçılık ve Zümre Sisteminin Ana Prensipleri

Yasal mirasçılık, miras hukukunun temel kavramlarından biridir ve Türk Hukukunda kanuni düzenlemelere tabidir.

Yasal mirasçılık, bir kişinin ölümü durumunda, yasal olarak mirasa çağrılan kişilerin belirlenmesini ve mirasın bu kişilere geçişini ifade eder.

Türk Medeni Kanunu’na göre yasal mirasçılar aşağıdaki gibi sınıflandırılır:

Kan Hısımları (TMK m. 495 – 498)

Kan hısımları, mirasbırakanın yakın akrabalarını ifade eder. Kan hısımları arasında öncelikli olarak mirasbırakanın çocukları, torunları, anne ve babası, kardeşleri ve onların çocukları bulunur.

Bu kişiler yasal mirasçı olarak kabul edilir ve mirasa çağrılırlar.

Sağ Kalan Eş (TMK m. 499)

Bir mirasbırakanın ölümü durumunda, eş, yasal mirasçılardan biridir.

Sağ kalan eş, mirasın bir kısmını veya tamamını miras yoluyla alır.

Türk Medeni Kanunu’nun 499. Maddesine göre, “Sağ kalan eş, birlikte bulunduğu zümreye göre mirasbırakana aşağıdaki oranlarda mirasçı olur:

  1. Mirasbırakanın altsoyu ile birlikte mirasçı olursa, mirasın dörtte biri,
  2. Mirasbırakanın ana ve baba zümresi ile birlikte mirasçı olursa, mirasın yarısı,
  3. Mirasbırakanın büyük ana ve büyük babaları ve onların çocukları ile birlikte mirasçı olursa, mirasın dörtte üçü, bunlar da yoksa mirasın tamamı eşe kalır.”

Devlet (TMK m. 501)

Türk Medeni Kanunu’nun 501. maddesine göre, “Mirasçı bırakmaksızın ölen kimsenin mirası Devlete geçer.”

Eğer bir mirasbırakanın kanuni mirasçıları veya vasiyeti yoksa, miras devlete geçer. Devlet, bu durumda yasal mirasçı olarak kabul edilir ve mirası alır.

Yasal mirasçılık, ölüm durumunda mirasın belirli bir düzen içerisinde dağıtılmasını sağlayan önemli bir kurallar sistemi olup, miras hukukunun temelini oluşturur. Yasal mirasçılar, mirasbırakanın ölümüyle mirasa çağrılan kişilerdir ve mirasın paylaşımı bu kişiler arasında gerçekleşir.

Sağ Kalan Eş (TMK m. 499)

Kan Hısımlarının Yasal Mirasçılığının Temeli Olan Zümre Sisteminin Esasları

Yasal mirasçılık konusunda üç farklı sistem bulunmaktadır:

Fert Sistemi Ne Demek?

Fert sistemi özellikle İslam hukukuna özgüdür. Mirasçılar önceden gruplandırılmaz ve kimin mirasçı olacağı, her bireyin mirasbırakanla olan ilişkisine göre belirlenir. Her mirasçının durumu ayrı ayrı ele alınır. İslam hukukunda bu sistem yaygın olarak uygulanır.

Sınıf Sistemi Nedir?

Sınıf sistemi, Roma hukukundan türetilmiştir ve Fransız Medeni Kanunu ile diğer ülkelerde uygulanır.

Sınıf sisteminde mirasçılar, kan hısımlıkları ve yakınlıklarına göre sınıflara ayrılırlar. Her sınıf, kendisinden sonraki sınıfın mirasçılığını engeller. Örneğin, birinci sınıf mirasbırakanın alt soyunu oluştururken, ikinci sınıf mirasbırakanın anne ve babası ile daha uzak akrabalarını içerir.

Zümre (Parantel) Sistemi Nedir?

Zümre sistemi Cermen hukukundan türetilmiştir ve İsviçre, Türk miras hukuku, Almanya, Avusturya hukukları ve bu hukukları benimseyen ülkelerde uygulanır. Zümre sistemi, nesillerin birbirlerini izlemesine dayanır ve aile ağacı benzeri bir yapı kullanır.

Her zümre başı, mirasbırakanın kendisi ve aile ağacındaki ilişkilere dayalı olarak belirlenir. Bu sistem, mirasçılık düzenini açık, tutarlı ve önceden belirlenebilir kılar. Mirasçıların kimler olduğu önceden bellidir.

Zümre sistemi, mirasbırakanın mirasçıları belirlenirken her zümrenin belirli bir sırayla çağrılmasını ve sınırlanmasını sağlar. Bu sistem miras hukukunun belirli ve düzenli bir yapıya sahip olmasını amaçlar. Mirasbırakanın alt soyları, ana-babası ve diğer akrabaları gibi belirli gruplara ait mirasçılar sırasıyla çağrılır. Ancak, belirli durumlarda sınırlamalar ve özel kurallar getirilebilir.

Zümre Sisteminin Ana Prensipleri Nelerdir?

Zümre sisteminin ana prensipleri aşağıda ayrıntılı olarak açıklanmıştır:

Mirasçı Olabilmek İçin Bir Zümreye Dahil Olma

Mirasçı olabilmek için belirli bir zümreye dâhil olmak gerekmektedir. Kan hısımlığı mirasçılık açısından önemlidir ve bu nedenle sadece biyolojik bir kan bağı değil, hukuki bir soybağı gereklidir. Hukuki soybağı, özellikle baba yönünden önemlidir.

Mirasçılık yönünden önemli olan hukuki soybağı (soy bağıdır). Sadece biyolojik bir kan bağı yeterli değildir. Baba tarafında, evlilik içinde doğan çocuklar, doğumlarıyla birlikte babalarına soy bağı ile bağlanırlar. Ancak evlilik dışında doğan çocuklar için babaları ile aralarında hukuki bir soybağı yoktur. TMK 282/2’ye göre bu soybağı, çocuğun babası ile sonradan evlenmesi, babalığın tanınması veya mahkeme kararıyla kurulabilir. Bu nedenle çocuğun babası ve babasının hısımlarına mirasçı olabilmesi için bu hukuki soybağının kurulmuş olması gerekmektedir.

Miras hukukunda, babası veya babasının hısımları ile hukuki bir soybağı kurulmayan çocuklar, babasına ve babasının hısımlarına mirasçı olamazlar. Bu, kayın hısımları için de geçerlidir; çünkü miras hukuku sadece kan hısımlığını tanır ve kayın hısımlığı, yasal mirasçılar arasında bir hukuki soybağı kurmaz.

Ancak evlatlık ve altsoy, bu kuralın istisnasını oluşturur. Evlatlık ve altsoy, mirasbırakanın birinci zümre mirasçılarıdır ve bu istisna kanun tarafından belirlenmiştir. Evlatlık ve altsoy, hukuki soybağı olmasa bile birinci zümre mirasçısı olarak kabul edilirler.

Mirasçı Olabilmek İçin Bir Zümreye Dahil Olma

Bir Önceki Zümrede Mirasçı Bulunması, Bir Sonraki Zümrenin Mirasçılığını Engellemesi

Mirasçıların belirlenmesinde bir sonraki zümrenin mirasçı olabilmesi için bir önceki zümrede hiçbir mirasçının bulunmaması gerekmektedir. Eğer bir önceki zümrede en az bir mirasçı bulunuyorsa, bu durum bir sonraki zümrenin mirasçı olmasını engeller.

Örneklerle açıklamak gerekirse:

  1. Birinci zümre (örneğin, mirasbırakanın çocukları) mirasçılardan en az birine sahipse, ikinci zümre (örneğin, mirasbırakanın ana ve babası) mirasçı olamaz.
  2. İkinci zümre mirasçılardan en az birine sahipse, üçüncü zümre (örneğin, mirasbırakanın büyük ana ve babaları) mirasçı olamaz.

Bu kurala göre, bir önceki zümrede mirasçı bulunması, bir sonraki zümrenin mirasçı olma hakkını engeller. Bu nedenle miras hukuku, mirasçıların belirlenmesinde sırayla ilerler ve birinci zümreden başlayarak diğer zümrelere geçer. Bir zümre içindeki mirasçılar arasındaki varlığın, bir sonraki zümrenin mirasçı olma hakkını sınırladığını unutmamak önemlidir.

Zümre İçinde Ön Sıradaki Mirasçıların, Bir Alt Sıradaki Mirasçılığın Mirasçılığını Engellemesi

Bir zümre içinde, mirasbırakana daha uzak sırada olan kan hısımlarının mirasçı olabilmeleri için, aynı zümre içinde daha yakın sırada (daha yakın derecede) olan hısımların bulunmaması veya bu daha yakın sıradaki hısımların herhangi bir sebep ile mirasa çağırılmamış olmaları gerekir. Özetle, daha uzak derecedeki mirasçılar, daha yakın derecedeki mirasçıların mirasçılığını engeller.

Bu prensip, miras hukukunda mirasçıların derecelerine göre sırasıyla çağrılmasını sağlar ve daha yakın derecedeki mirasçıların varlığı, daha uzak derecedeki mirasçıların mirasçı olma hakkını sınırlar. Bu düzenleme, mirasçılık sıralamasını net bir şekilde belirlemeyi amaçlar ve mirasın kanuni sıralamaya uygun olarak dağıtılmasını sağlar.

Zümre Başları ve Kök Başlarının Önceliği

Zümre başlarının ve kök başlarının mirasbırakandan önce ölmüş olmaları halinde, kendi altsoylarının mirasçılığını engelleyebilirler. Aynı durum, zümre içindeki kökler için de geçerlidir.

Bir zümre içinde, eğer zümre başları hayatta değilse, kök başları ve alt kök başları hayatta olduğu sürece onların altsoyları mirasçı olamazlar. Bu, miras hukukunda bir düzenlemeyi ifade eder ve mirasın belirli bir düzen içinde dağıtılmasını sağlar.

Zümre Başı veya Kök Başına Altsoyun Halef Olması

Zümre başları veya kök başları, mirasbırakandan önce ölmüşlerse veya herhangi bir sebeple mirasa çağrılmamışlarsa, onların yerini altsoyları alır.

Bu durum, altsoyun mirasçı olabilmesini sağlar ve altsoyun halefiyet yoluyla mirasçı olması olarak ifade edilir. Bu, mirasın belirli bir düzen içinde dağıtılmasını temin eder.

Mirasın, Birinci Zümrede Kök Başlarına, İkinci ve Üçüncü Zümrelerde Zümre Başlarına Göre Eşit Olarak Paylaşılması

Bu durumda, mirasın paylaşılmasında mirasçıların cinsiyeti (kadın veya erkek) önemli bir fark yaratmaz. Örneğin, aynı zümredeki mirasçılar (birinci zümre kök başları veya ikinci ve üçüncü zümre zümre başları), mirasbırakanın ölümünden önce ölmüşlerse veya herhangi bir sebeple mirasa çağrılmamışlarsa, mirasları altsoyun mirasçılığı gereğince eşit olarak paylaşırlar.

Örneklerinizde belirtildiği gibi, paylaşım altsoylar arasında eşit bir şekilde gerçekleşir. Mirasçılardan birinin ölümü veya ret gibi sebeplerle mirasa katılmaması, diğer mirasçıların paylarını artırabilir. Bu, zümre başları veya kök başlarının yerini alan altsoyun payını artıracaktır.

İkinci ve Üçüncü Zümrelerde Mirasın Ana ve Baba Hattı Olarak İkiye Ayrılması

Bu kurallara göre mirasın paylaşımı ana ve baba hattı olarak ikiye ayrılır. Eğer mirasbırakanın annesi ve babası yaşıyorsa, mirasları eşit olarak paylaşırlar. Ancak biri ölmüşse, miras payı mirasbırakanın kardeşleri ve onların altsoyuna geçer. Bu şekilde, aynı hattaki mirasçılar arasında mirasın paylaşımı gerçekleşir.

Üçüncü zümrelerde de benzer kurallar uygulanır, ancak bu zümrelerde dört ayrı hatta ayrılır. Eğer bir hat (büyük ana veya büyük baba hattı) mirasbırakanın ölümünden önce mirasçılarını kaybederse, miras o hat dışındaki zümre mirasçılarına geçer. Bu şekilde miras, mirasçılar arasında paylaşılır.

Ancak eğer mirasbırakanın eşi hayattaysa ve diğer zümre başları ölmüşse, yalnızca eş mirasçı olur. Bu durumda, eş tüm mirası alır.

Ekin Hukuk Bürosu olarak alanında uzman avukat kadromuzla dava ve işlemlerinizi takip edebilmemiz için bizimle iletişim kurabilirsiniz.

Av. Ahmet EKİN & Şevval Asude DOĞAN

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu