Borçlar Hukuku Genel Hükümler

İfa Yeri ve İfa Zamanı

İfa yeri ve ifa zamanı konusu aşağıdaki gibi açıklanabilir.

İfa Yeri

Borçlu borcu olan edimi alacaklıya ifa yerinde sunmakla mükelleftir. Alacaklının ifa yer dışında ifa edilen edimi kabul etme yükümlülüğü yoktur. Borcun nerede ifa edileceğini taraflar belirler. Borcun nerde ifa edileceğinin kararlaştırılmadığı durumda ifa yeri Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesine göre belirlenir.

Borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa, aşağıdaki hükümler uygulanır;

  • Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde,
  • Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde,
  • Bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde,

ifa edilir.

Alacaklının yerleşim yerinde ifası gereken bir borcun doğumundan sonra alacaklının yerleşim yerini değiştirmesi sebebiyle ifa önemli ölçüde güçleşmişse borç, alacaklının önceki yerleşim yerinde ifa edilebilir.

İfa Zamanı

İfa zamanı alacaklı yönünden ve borçlu yönünden farklı zamanları ifade eder. Alacaklı yönünden ifa zamanı, edimin ifasının istenebileceği zaman; borçlu yönünden ifa zamanı ise edimin alacaklıya sunulacağı zamandır.

İfa zamanının belirlenmesi

İfa zamanının belirlenmesi şu şekillerde olur.

Muaccel Borç – Mueccel Borç

Borcun muaccelliyetindeki temel husus, doğumuyla beraber borcun da muaccel olmasıdır. Borca ilişkin alacak hakkı doğar doğmaz bu alacağa ilişkin talep yetkisi söz konusu olur. Bu kapsamda borcun müeccel olması istisnaidir.

Alacaklının borçludan borcun ifasını derhal isteyemediği belli bir vadenin gelmesini ya da belli bir şartın gerçekleşmesini beklemesi gerektiği durumlarda borç müecceldir.

Özel Olarak Vadeye Bağlı Borçlar

Borcun ifa edilmesi gereken ve sözleşmenin kurulmasından sonraki gün ya da zaman aralığı vade olarak adlandırılır. Vade sözleşmede kararlaştırılmış olabilir.

Özel Olarak Vadeye Bağlı Borçlar

Vadeye Bağlı Borçlarda Sürenin Hesaplanması

Vadeye bağlı borçlarda sürenin hesaplanmasının başlıca bazı kuralları mevcuttur. Bu kurallar şu şekildedir.

  • Borcun ifası için ayın ya da sonu deyimleri kullanılmışsa ayın birinci ve sonuncu günleri anlaşılır.
  • Borç sözleşmenin yapılmasından itibaren bir sürenin sonunda ifa edilecekse gün olarak tayin edilen sürede sözleşmenin yapıldığı gün hesaba katılmayarak ertesi günden saymaya başlanır. Hafta olarak tayin edilen sürede borç son haftanın sözleşmenin yapıldığı güne ismen tekabül eden gününde muaccel olur. Ay olarak tayin edilen sürede ise borç son ayın sözleşmenin yapıldığı güne tekabül eden gününde muaccel olur.
  • Süre yıl olarak tayin edilmiş ise borç sürenin sona erdiği yılın sözleşmenin yapıldığı güne tekabül eden gününde muaccel olur.
  • Süre yıl, ay ve gün olarak belirtilen bir süreden oluşuyor ise önce yıl sonra ay ve en son gün hesap edilir.
  • Yarım ay deyimi 15 günlük süreyi kapsar.

Zamanından Önce İfa

Borçlunun borcunu zamanından önce ifa edebilme hakkı vardır. Eğer borçlu alacaklıya vadeden önce ifayı teklif ederse alacaklı bu teklifi reddedemez. Reddederse alacaklı temerrüde düşer. Ancak bu durumun istisnası mevcuttur. Eğer ki ifa zamanı alacaklının menfaatine ise borçlunun alacaklıyı zamanından önce ifayı kabul etmeye zorlama hakkı yoktur. Bu şekilde erken ifayı reddeden alacaklı temerrüde düşmez.

Alacaklının faiz ödenmesine ilişkin menfaati vadede ifaya menfaat olarak nitelendirilemez. Bu husus Yargıtay kararlarınca da desteklenmiştir. Erken ifa durumunda toplam borçta herhangi bir değişiklik olmaz. İstisnai olarak vade farkının bedele yansıtıldığı tüketici satışları ile tüketici kredilerinde, erken ödenen aylıklarla ilgili vade farkının fiyattan düşülmesi gerekmektedir.

Karşılıklı Borç Yükleyen Sözleşmelerde İfa

Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde edimlerden her biri diğerinin karşılığını oluşturmaktadır. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde 2 konu önem arz eder.  Bu konular ifa zamanı ve bu kişilerden birinin ödeme güçsüzlüğüne düşmesinin diğer edime etkisidir.

Aynı Anda İfa Kuralı ve Ödemezlik Def’i

Karşılıklı borç yükleyen sözleşmede taraflar borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdür. Bu kapsamda temel kural, tarafların borçlarını aynı anda ifa etmesidir. Söz konusu bu kural gereği karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde taraflardan biri kendi edimini ifa etmeden ya da ifasını teklif etmeden karşı edimin ifasını talep edemez. Ettiği durumda diğer tarafın ödemezlik def’i ileri sürme hakkı mevcuttur. Bu kuralın istisnası vardır. Söz konusu istisnai durum, taraflardan biri açısından önce ifa yükümlülüğünün söz konusu olabilmesidir. Önce ifa yükümlülüğü sözleşmede kararlaştırılmış olabilir, kanunda düzenlenmiş olabilir ya da işin niteliğinden doğabilir.

Bir Tarafın Ödeme Güçsüzlüğü Halinde Diğer Tarafın Def’i ve Fesih Hakkı

Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde taraflardan her birinin edimi ifa etmesinde kazandırma sebebi karşı edimdir. Bu tür sözleşmelerde taraflardan her biri karşı taraf edimini ifa ettiği ya da edeceğinden edimini ifa etmektedir.

Türk Borçlar Kanunu’nun 98. Maddesine göre “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmede, taraflardan birinin borcunu ifada güçsüzlüğe düşmesi ve özellikle iflas etmesi ya da hakkındaki haciz işleminin sonuçsuz kalması sebebiyle diğer tarafın hakkı tehlikeye düşerse bu taraf, karşı edimin ifası güvence altına alınıncaya kadar kendi ediminin ifasından kaçınabilir. Hakkı tehlikeye düşen taraf, ayrıca uygun bir sürede istediği güvence verilmezse sözleşmeden dönebilir.”

Söz konusu maddeye göre alacaklının ayrıca uygun bir sürede istediği güvence verilmezse sözleşmeden dönebilir.  Sözleşmeden dönme hakkının kullanılabilmesi için 2 adet şartın varlığı aranır.

  • Taraflardan biri sözleşmenin yapılmasından sonra ödeme güçlüğüne düşmüş olabilir.
  • Ödeme güçsüzlüğü diğer tarafın alacağını tehlikeye sokmuş olabilir.

Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Ezgi DEMİROCAK

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu