Ceza Muhakemesi Hukuku

Tutuklama Süresi

Tutuklama, sınırlı bir uygulama olup belirli bir süre içinde uygulanabilir bir tedbirdir. Bu nedenle, maksimum sürenin kanunda belirlenmesi gerekmektedir.

CMK’nun 102. Maddesi, tutuklulukta geçecek maksimum süreleri, isnat edilen suçun hangi mahkemenin görev alanına girdiği temel alınarak belirlemiştir. Buna göre:

  • Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde tutukluluk süresi en çok bir yıldır. Ancak zorunlu hallerde, gerekçeleri gösterilerek bu süre altı ay daha uzatılabilir.
  • Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; ancak uzatma süresi toplam üç yılı aşamaz.

Ayrıca, adli kontrolün azami süresi dolan kişiler için getirilen istisnai bir durumu belirtmek önemlidir. Adli kontrol, tutukluluk süresi dolan kişiler için başvurulabilecek bir tedbir olarak düzenlenmiş olup, bu durumda kişinin tedbire uymaması, tekrar tutuklama mümkün olamaz.

Bu eksikliği gidermek amacıyla yapılan değişiklikle CMK’nun 112. Maddesine ek bir hüküm eklenmiştir. Buna göre, azami tutukluluk süresinin dolması nedeniyle verilen adli kontrol tedbirinin ihlali durumunda kişi tekrar tutuklanabilir. Ancak, bu durumda tutuklama süresi ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde dokuz aydan, diğer işlerde iki aydan fazla olamaz.

Tutuklama Durumunda Şüpheli ve Sanığın Hakları ve Yükümlülükleri

Tutuklama Durumunda Şüpheli ve Sanığın Hakları ve Yükümlülükleri

Tutuklama ve tutukluluğun uzatılmasına ilişkin her karardan sonra tutuklunun bir yakınına veya belirlediği bir kişiye, hakim kararıyla derhal bilgi verilir.

Ayrıca, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürmeme koşuluyla, tutuklu kişiye, tutuklamayı bir yakınına veya belirlediği bir kişiye bizzat bildirme hakkı tanınır. Şüpheli veya sanık yabancı ise tutuklama durumu yazılı olarak karşı çıkmaması halinde, vatandaşı olduğu devletin konsolosluğuna bildirilir.

Bunun yanı sıra, müdafiden yararlanma hakkı, ziyaretçi kabul hakkı, haberleşme hakkı, çalışma hakkı gibi haklar, tutuklunun tutuklama sürecinde ve tutukevindeki haklarını içerir.

Tutuklama Kararının Denetimi ve Son Bulması

Tutuklama, tutuklama veya tahliye talebinin reddi kararlarına karşı başvurulabilecek olan kanun yolu itirazdır. Bu kapsamda, soruşturma ve kovuşturma evrelerinde Cumhuriyet savcısı, şüpheli veya sanığın tutukluluk durumu hakkındaki talebinin reddedilmesi durumunda itiraz yoluna başvurabilir. Burada dikkate değer olan husus, verilen kararın talebin kısmen veya tamamen reddi niteliğinde olmasıdır.

Şüpheli veya sanık, soruşturma ve kovuşturmanın her aşamasında tahliye talebinde bulunabilir. Ancak sadece talebin reddedilmesine itiraz hakkı vardır. Diğer bir ifadeyle, şüpheli veya sanığın talebi üzerine verilen tahliye kararlarına karşı Cumhuriyet savcısının itiraz hakkı bulunmamaktadır.

Aynı şekilde, Cumhuriyet savcısı, şüpheli veya sanığın tutukluluğunun adli kontrolle değiştirilmesini veya tahliye kararı verilmesini talep edebilir ve bu taleplere karşı da itiraz yolu açıktır. Şüpheli, sanık veya Cumhuriyet savcısının talepleri doğrultusunda mahkeme veya hakim kararını üç gün içinde vermelidir; ancak örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlara ilişkin durumlarda bu süre yedi güne çıkabilmektedir.

Bu itiraz ve daha sonra açıklanacak olan rutin gözden geçirme işlemi, soruşturma evresinde hakim, kovuşturma evresinde ise mahkeme tarafından karara bağlanır. İlk derece mahkemesi tarafından verilen kararlar kesindir. Ancak, şüpheli veya sanık mahkumiyet kararı aldığında, artık hükmen tutuklu kabul edilir ve bu tarihten itibaren süre durur. Bu uygulama, Anayasa Mahkemesi tarafından da uygun bulunmuştur.

Son olarak, tutukluluk halinin düzenli olarak değerlendirilmesi gerekliliği vurgulanmıştır. CMK’nun 108. Maddesi uyarınca, soruşturma evresinde tutuklu bulunan şüphelinin durumu otuzar günlük periyotlar halinde değerlendirilir ve en geç otuz gün içinde hakim kararıyla tutukluluğun devamına veya serbest bırakılmasına karar verilir.

Kovuşturma aşamasında ise otuzar günlük periyotlara ek olarak her duruşmada tutukluluğun gözden geçirilmesi ve karar verilmesi gerekmektedir. Bu gözden geçirme sonuçlarının her bir kararı, bağımsız olarak itiraza tabi tutulabilir.

Tutukluluğun son bulması ise çeşitli durumlarla mümkündür. Bunlar arasında, itiraz üzerine verilen kararlar, maksimum tutukluluk süresinin dolması, soruşturma evresinde kovuşturmaya yer olmaması, kovuşturma evresinde yaptırım uygulanması gerekmeyen bir karar, mahkeme veya hakim kararıyla salıverme gibi durumlar yer almaktadır.

Sonuç

Ceza muhakemesi hukuku, toplum düzeninin ve güvenliğinin sağlanmasında temel bir rol oynayan bir hukuk dalıdır. Ancak, ceza muhakemesi süreci karmaşık ve teknik olduğu için, bu alanda uzmanlaşmış avukatlarla çalışmak oldukça önemlidir.

Bireylerin, ceza muhakemesi hukukuna dair herhangi bir konuda karşılaştıkları sorunları doğru bir şekilde çözebilmek ve haklarını koruyabilmek için profesyonel yardım almak önemlidir.

Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Evrim ÜSTÜNDAĞ

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu