İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku

Meslek Hastalığı Nedeniyle Tazminat Davası Nedir?

Meslek hastalığı, sigortalının işini yaptığı veya çalıştığı alanın özelliklerinden kaynaklanan tekrarlayıcı bir etken veya iş koşullarının neden olduğu geçici veya kalıcı sağlık sorunları, bedensel veya zihinsel kısıtlılıklardır. Meslek hastalığı terimi, iş yaşamıyla doğrudan ilişkilidir ve mesleki risklerin önde gelen bir sonucudur.

Çalışanlar, uzun süre aynı işi yaparak ve aynı yöntemle çalışarak, işin doğası veya biçimi nedeniyle belli bir zaman sonra işlerinden etkilenerek meslek hastalığına yakalanabilirler. Meslek hastalığına yakalanan bir işçi, maddi ve manevi tazminat talep etme hakkına sahip olabilir.

Meslek hastalığına ilişkin tazminat davası; sigortalının meslek hastalığı nedeniyle yaşadığı zorlukları ve işgücü kaybını telafi etmek amacıyla açılan maddi ve manevi tazminat davası türüdür.

Meslek Hastalığının Şartları Nelerdir?

Meslek Hastalığının Şartları Nelerdir?

Meslek hastalığının şartları aşağıda sayılmıştır:

  • İşçi olma koşulu; meslek hastalığı nedeniyle tazminat davası açmak isteyen kişinin sigortalı bir işçi olması gerekmektedir.
  • Olayın meydana gelme zamanı; meslek hastalığı, işin icrası sırasında meydana gelmelidir.
  • Belirli bir süre gerekliliği; meslek hastalığı, işçinin iş yerinde belirli bir süre çalışmasının ardından ortaya çıkmalıdır. Ani şekilde meydana gelen bedensel rahatsızlıklar iş kazası olarak değerlendirilir.
  • Hastalık kapsamı; meslek hastalığı, Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü’nde tanımlanan hastalıklardan biri olmalıdır.

Neler Meslek Hastalığı Sayılır?

Meslek hastalıkları, Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü’nün 5. Maddesi tarafından belirlenmiştir.

Bu tüzüğün eklerinde yer alan A, B, C, D, E tabloları aracılığıyla geçici, tam ve hangi oranlarda mesleki hastalığa sahip olunduğu detaylı olarak belirlenmektedir.

  • Baş bölgesi arızaları (kafa kemikleri, nöroloji, nöröşirürji, psikiyatri arızaları ve hastalıkları),
  • Göz arızaları,
  • Kulak arızaları,
  • Yüz arızaları,
  • Boyun arızaları,
  • Göğüs hastalıkları,
  • Omuz ve kol arızaları,
  • El bileği ve el arızaları,
  • El parmakları arızaları,
  • Omurga arızaları,
  • Karın hastalık ve arızaları,
  • Pelvis ve alt ekstremite arızaları,
  • Endokrin, metabolizma, kollagen doku, periferik damar hastalıkları, hematolojik ve romotoid hastalıklar,
  • Deri arızaları ve yanıklar.

Meslek Hastalığında Bildirim Süresi Nedir?

 

law and justice concept

İşveren tarafından meslek hastalığı, ilgili yerde yetkili kolluk kuvvetlerine derhal bildirilmeli ve kuruma en geç meslek hastalığının meydana geldiği tarihten sonraki üç iş günü içinde iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile doğrudan ya da taahhütlü posta yoluyla iletilmelidir.

Bu, yasal bir zorunluluktur ve meslek hastalığı bildiriminin yapılacağı ilgili kurum Sosyal Güvenlik Kurumu’dur. Bunun dışında, süre, meslek hastalığının fark edildiği tarihten itibaren başlar.

Meslek Hastalığı Nedeniyle Tazminat Davası Nedir?

Meslek hastalığına bağlı olarak, işçi, işveren aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açabilir. İşçi, meslek hastalığına bağlı olarak açtığı maddi tazminat davasıyla işverenden sağlık harcamalarının karşılanmasını, geçici iş göremezlik ödeneğini, sürekli iş göremezlik ödeneğini, ölüm gelirini, evlenme ödeneğini ve cenaze masraflarını talep edebilir. Çünkü işçi, bir süre veya hayatının tamamı boyunca çalışamayabilir.

Meslek hastalığına bağlı olarak manevi tazminat davası açıldığında ise, işçi, meslek hastalığı nedeniyle yaşadığı psikolojik sıkıntılar, acı, üzüntü ve ıstırap için tazminat talep eder. Meslek hastalığına bağlı tazminat davasında önemli bir faktör, tarafların kusur oranları, işçinin maluliyet derecesi ve işçinin son geliridir.

Maddi tazminat, işçinin meslekteki güç kaybına bağlı olarak talep edilir. Başka bir deyişle, işçinin mesleki ve sosyal hayatında fiziksel bir kayıp yaşaması gerekmektedir.

Tazminat Davası Açma Süresi Ne Kadardır?

Meslek hastalığına ilişkin tazminat davası açma süresi, yasal olarak “zamanaşımı süresi” olarak adlandırılan süre, meslek hastalığının tespit tarihinden itibaren 10 yıldır (Türk Borçlar Kanunu madde 146).

Görevli ve Yetkili Mahkeme Neresidir?

Görevli ve Yetkili Mahkeme Neresidir?

7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesine göre, hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasındaki iş ilişkisinden kaynaklanan her türlü hukuki anlaşmazlıkları görmekle görevli mahkeme İş Mahkemesi’dir. Meslek hastalığına ilişkin tazminat davaları da bu madde kapsamında değerlendirilir. Maddeye göre:

  • İş mahkemelerinde açılan davalar için yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihte bulunduğu yerleşim yeri mahkemesi veya işin veya işlemin yapıldığı yer mahkemesidir.
  • Eğer davalı birden fazla ise, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.

Bu madde hükümlerine aykırı olan yetki sözleşmeleri geçersizdir.

İşverenin Sorumluluğu Nasıldır?

5510 sayılı Kanun’un 21/1 maddesi, işverenin sorumluluğunun belirlenmesinde kaçınılmazlık ilkesini esas alır. Meslek hastalığının kaçınılmazlık indirimi, işverenin tüm yükümlülüklerini yasalara uygun şekilde yerine getirmesi durumunda gündeme gelir. İşveren, her türlü tedbiri almasına rağmen meslek hastalığının ortaya çıkması halinde maddi tazminattan kaçınılmazlık indirimi yapılmalıdır.

Kaçınılmazlık, öğretide, yargısal kararlarda ve yasalarda “kötü tesadüf”, “fevkalade hal”, “umulmayan durum” veya “tesadüfi olay” olarak da adlandırılır. Hukuksal ve teknik açıdan, kaçınılmazlık; “fennen önlenmesi mümkün olmayan”, başka bir deyişle işverenin mevzuat gereği alması gereken tüm önlemlere rağmen engellenemeyecek durumları ifade eder.

Kaçınılmazlık unsurları şunlardır:

  • İrade dışında meydana gelen olay,
  • Davranış kuralının veya sözleşme borcunun ihlali,
  • İlliyet bağının bulunması,
  • Önlenemezlik.

Önlenemezlik unsuru, özellikle sonuncusu olan olayın önlenemezliği hususunu kapsar. Bu unsura ilişkin daha fazla açıklama yapmak gerekirse; önlenemezlik, olayla ilgisi değil, tamamen davranış normu ve borç ihlaliyle ilgilidir. Tüm tedbirler alınsa dahi bir davranış kuralının veya sözleşmeden kaynaklanan bir borcun ihlali söz konusu olduğunda artık kaçınılmazlık söz konusu değildir.

Bilimsel ve teknolojik gelişmeler, engellenemeyen olaylara karşı önlem alma imkanı sağlar. Örneğin, bir inşaat işçisinin gözüne beton çivisi kaçması durumunda, çivinin kırılması irade dışı ve önlenemez bir durum olabilir; ancak gözlük kullanarak bu tür sonuçların önlenebilmesi mümkündür. Dolayısıyla, bu durumda olayın önlenemezliğinden bahsedilemez.

Kaçınılmazlık, beklenmeyen bir durumu ifade eder ve aksi tesadüf olarak da adlandırılır. Kaçınılmazlık, öngörülebilir ancak engellenemeyen durumları ifade eder. Bazen her türlü önlem alınsa dahi iş kazası veya meslek hastalığı meydana gelebilir. Bu tür durumlarda zararın tamamının işçinin üstlenmesi adil değildir. Yargıtay uygulamasında, kaçınılmazlık durumunda sorumluluğun %60 işverene, %40 işçiye yüklenmesi şeklinde bir paylaşım yapılmaktadır.

Av. Ahmet EKİN & St. Av. Kübra DEMİR

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu