Medeni Usul Hukuku

Medeni Usul Hukukunun Temel İlkeleri

Medeni usul hukukunda temel olarak kabul edilen ilkeleri aşağıda inceleyeceğiz.

Tasarruf İlkeleri

Tasarruf ilkesi, hakimin davaya ancak taraflardan birinin talebi üzerine bakabileceğini ifade eder. Aynı zamanda taraflardan biri dava açmaya, takip etmeye veya sona erdirmeye zorlanamaz.

Tasarruf ilkesinin sonuçları ise şöyledir:

  • Hâkim, iki taraftan birinin talebi olmaksızın, kendiliğinden bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz.
  • Kanunda açıkça belirtilmedikçe, hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamaz.
  • Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri dava konusu hakkında, dava açıldıktan sonra da tasarruf yetkisi devam eder. Kesin karara kadar her aşamada davacı davasından feragat edebilirken davalı da davayı kabul edebilir.

Tasarruf ilkesinin istisnası ise re’sen yani kendiliğinden harekete geçme ilkesidir.

Tasarruf İlkeleri

Taraflarca Getirilme İlkesi

Taraflarca getirilme ilkesi, davanın temel dayanağını oluşturan vakıaların ve kanıtların dosyaya getirilmesinde tarafların hakimiyetinde olduğunu ifade eder.

Taraflarca Getirilme İlkesinin Sonuçları Şöyledir;

  • Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz.
  • Kanunla belirtilen durumlar dışında, hâkim, kendiliğinden delil toplayamaz.

Taraflarca getirilme ilkesinin istisnası ise re’sen yani kendiliğinden araştırma ilkesidir.

Taleple Bağlılık İlkesi

 Hakim ancak tarafların talepleri sınırında karar verebilir. Taraf taleplerinin fazlasına veya talep edilmeyen bir hususa yönelik karar veremez.

Taleple bağlılık ilkesinin sonuçları şöyledir;

  • Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz.
  • Kanunla belirtilen durumlar dışında, hâkim, kendiliğinden delil toplayamaz.

Hukuki Dinlenilme Hakkı

Hukuki dinlenilme hakkı, yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını, açıklama yapma ve ispat etme hakkını ve mahkemenin bu açıklamaları dikkate alarak değerlendirme yapmasını ve kararını somut ve açık olarak gerekçelendirmesini ifade eder.

Bu hak; 

  • Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, 
  • Açıklama ve ispat hakkını, 
  • Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir.

Hukuki Dinlenilme Hakkı

Aleniyet İlkesi

Aleniyet ilkesi yargılamanın herkese açık bir şekilde yapılmasını ifade eder. Duruşma ve kararların bildirilmesi alenidir. Kural olarak yargılama aleni yapılmalıyken bu durumun bazı istisnaları vardır;

  • Duruşmaların bir kısmının veya tamamının gizli olarak yapılmasına ancak genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hâllerde, ilgilinin talebi üzerine yahut resen mahkemece karar verilebilir.
  • Tarafların gizlilik talebi ön sorunlar hakkındaki hükümler çerçevesinde gizli duruşmada incelenir ve karara bağlanır.
  • Hâkim, bu kararının gerekçelerini, esas hakkındaki kararı ile birlikte açıklar. 

Dürüst Davranma Ve Doğruyu Söyleme Yükümlülüğü

Dürüstlük hukukun temel ilkesidir. Taraflar ve diğer kişiler yargılama esnasında kötü niyetli hareketlerden kaçınmalı, namuslu ve ahlaklı bir insandan beklenebilecek şekilde davranmalıdır.

Dürüstlük kuralı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 29. Maddesinde şöyle sayılmıştır;

Dürüst davranma ve doğruyu söyleme yükümlülüğü

 MADDE 29- 

(1) Taraflar, dürüstlük kuralına uygun davranmak zorundadırlar. 

(2) Taraflar, davanın dayanağı olan vakıalara ilişkin açıklamalarını gerçeğe uygun bir biçimde yapmakla yükümlüdürler.

Usul Ekonomisi İlkesi

Usul ekonomisi ilkesine göre yargılama hızlı, düzenli ve ekonomik olarak tutumlu yürütlmelidir. 

Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür. (HMK m.30)

Teksif İlkesi

Teksif ilkesi, tarafların bütün savunmalarını belirli bir usul aşamasına kadar ileri sürebileceklerini ifade eden ilkedir. Bu ilkenin sebebi yargılamanın gereksiz yere uzamasını önlemektir.

Hakimin Davayı Aydınlatma Görevi

Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. Hakimin davayı aydınlatma ödevi, onun tarafsızlığı ihlal etmez.

Hakimin Yargılamanın Sevk Ve İdaresi

Yargılamayı, hâkim sevk ve idare eder; yargılama düzeninin bozulmaması için gerekli her türlü tedbiri alır.

Bu ilkenin sonuçları ise şöyledir;

Hâkim, duruşmanın düzenini bozan kimseyi, bunu yapmaktan men eder ve gerekirse, avukatlar hariç, derhâl duruşma salonundan çıkarılmasını emreder.

Okunamayan veya uygunsuz yahut ilgisiz olan dilekçenin yeniden düzenlenmesi için uygun bir süre verilir ve bu dilekçe dosyada kalır. Verilen süre içinde yeni bir dilekçe düzenlenmezse, tekrar süre verilemez.

Hakimin Hukuku Re’sen Uygulama İlkesi

Hâkim, Türk hukukunu resen uygular. Bu bakımından hukuki düzenlemeler tarafların belirtmesine ihtiyaç duyulmadan hakim tarafından uygulanır.

Av. Ahmet EKİN & Stj. Furkan DİLER

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu