Borçlar Hukuku Özel Hükümler

Satış Sözleşmesi Nedir?

Satış sözleşmesi, TBK m. 207 uyarınca satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir.

Satış sözleşmesinde, satıcı, satış konusu malın mülkiyetini alıcıya geçirme borcu altına girer. Satım konusu malın mülkiyeti alıcıya zilyetliğin devri ile geçer.

Satış sözleşmesinin kurulması, mülkiyetin geçmesi için yeterli değildir. Satış sözleşmesi sadece, satıma konu malın parayla değiştirilmesi konusunda borç doğurur. Mülkiyet, satıma konu malın zilyetliğin devri ile geçer.

Satış Sözleşmesinin Niteliği

Satış sözleşmesinin hukuki niteliği şunlardır:

  • Borç doğuran bir sözleşmedir
  • Tam iki tarafa borç yükler
  • Rızai bir sözleşmedir.
  • Ani edimli bir sözleşmedir
  • Sebebe bağlı (illi) bir sözleşmedir

Satış Sözleşmesinin Temel Unsurları

Satış sözleşmesinin temel unsurları şunlardır:

  • Satış konusu mal
  • Bedel (Semen)
  • Anlaşma

Satılan Mal

Satılan mal, taşınır veya taşınmaz niteliğindeki nesnel varlığa sahip veya egemenlik altına alınabilen ve mülkiyetin konusu olmaya elverişli her türlü eşyadır.

  • Egemenlik altına alınabilen ve mülkiyetin konusu olmaya elverişli bulunan gaz, elektrik, havagazı gibi doğal güçler ve mal varlığına girip de parasal değeri bulunan tüm haklar satımın konusunu oluşturabilir.
  • Parasal değeri olmayan ya da başkalarına devredilemeyen şeyler satımın konusunu oluşturamaz.
  • Kamulaştırma gibi idare hukuku işlemleri satış sözleşmesi sayılmaz.
  • Satış konusu malın, sözleşmenin yapıldığı sırada mutlaka var olması ya da satıcının mal varlığında bulunması gerekmez. Ancak satış konusu mal, en geç, sözleşmeyle kararlaştırılan ifa zamanında var olmalı ya da satıcın eline geçmiş olmalıdır.
  • Satış konusu mal misli ya da gayri misli nitelikte olabileceği gibi parça veya çeşit borcu da satış konusu yapılabilir.
  • İnsan emeği ile yapılan şeyle satış değil iş görme sözleşmelerinin konusunu oluştururlar.
  • Bir malla başka bir malın değişimi satış değil trampa sözleşmesinin konusunu oluşturur.

Satış Parası

Satıcın zilyetliğini devredeceği malın karşılığını, alıcının satıcıya ödemeyi üstlendiği satış parası oluşturur.

Taraflar, satış parasını, TBK m. 27 hükümlerine aykırı olmamak koşuluyla diledikleri gibi düzenleyebilirler.

Taraflar satış parasının belirlenmesinde dürüst davranmalı, bir taraf diğer tarafın satış parası hakkında bilgisizliğini kendi lehine kullanarak bundan çıkar sağlamamalıdır. Aksi halde şartları varsa TBK m. 28’de düzenlenen aşırı yararlanma hükümlerine dayanılarak sözleşmenin geçersizliği ileri sürülebilir.

Fiyatı resmi tarifeyle belirlenmiş bir malın bu tarifede gösterilenden daha yüksek bir fiyata satılması halinde TBK m. 28 hükümlerine başvurulabilir.

Sözleşmeyi yaparken tarafların satış parasını tam olarak belirlemeleri gerekmez. Taraflar satış parasını ileride ödeme zamanında geçerli olan rayiç bedeli üzerinden ödeneceğini kararlaştırabilirler.

Konuyla ilgili TBK m. 207/3 hükmüne göre, “Durum ve koşullara göre belirlenmesi mümkün olan bedel, kararlaştırılmış bedel hükmündedir.”

TBK 233/1 hükmüne göre, “Alıcı, satış bedelini belirtmeksizin, malı alacağını kesin olarak bildirmişse satış, ifa yeri ve zamanındaki ortalama piyasa fiyatı üzerinden yapılmış sayılır.”

Satış Parası

Taşınırlardan farklı olarak taşınmazlarda fiyatın belirlenebilir olması yeterli değildir. Taşınmaz satış senedinin üzerinde sözleşmenin bir unsuru olan satış parasının veya bunu belirlemeye yarayan metrekare veya yüzölçümü fiyatı gibi bilgilerin yer alması gerekir.

TBK m. 233/2 hükmüne göre, “Satış bedeli, satılanın ağırlığına göre hesaplanıyorsa, darası indirilir.”

TBK m. 233/3 hükmüne göre, “Bazı ticari malların satışında, daralı ağırlıktan miktar olarak ya da yüzde hesabıyla bir indirim yapılmasına veya bedelin, daralı ağırlık üzerinden belirlenmesine ilişkin ticari teamüller saklıdır.”

Satış parası kural olarak Türk parasıyla ödenir (TBK m. 99/1).

Ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parasıyla da ödenebilir (TBK m. 99/2).

Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir (TBK m. 99/3).

13 Eylül 2018 Tarihli ve 30534 Sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair 85 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı gereği Türkiye’de yerleşik kişilerin, Bakanlıkça belirlenen haller dışında, kendi aralarındaki menkul ve gayrimenkul alım satım, taşıt ve finansal kiralama dâhil her türlü menkul ve gayrimenkul kiralama, leasing ile iş, hizmet ve eser sözleşmelerinde sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülükleri döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılamayacaktır.

Anlaşma

Satış sözleşmesinin kurulabilmesi için satıcı ve alıcının karşılıklı olarak malla paranın veya hakla paranın değişimi konusunda anlaşmaları gerekir.

Satış sözleşmesinde taraflardan biri kendi borcunu ödemedikçe diğer tarafın borcunu ödemesini isteyemez. Konuyla ilgili TBK m. 207/2 hükmüne göre, “Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler.”

Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, “Alım satım akdinde taraflar edimlerini aynı anda ifa ederler, bir başka deyişle alış veriş peşin olarak yapılır”. Yani satıcının malı teslim ettiği alıcının da bedeli ödediği esastır.

Satıcı, malın zilyetliğini devretmesine rağmen bedeli almadığını iddia ediyorsa bunu; alıcı da bedeli ödediği halde malı teslim almadığını iddia ediyorsa bunu ispat etmelidir (TMK m. 6).

Satma Zorunluluğu

TKHK m. 6/1 hükmüne göre, “Vitrinde, rafta, elektronik ortamda veya açıkça görülebilir herhangi bir yerde teşhir edilen malın, satılık olmadığı belirtilen bir ibareye yer verilmedikçe satışından kaçınılamaz.”

TKHK m. 7/I hükmüne göre “Sipariş edilmeyen malların gönderilmesi ya da hizmetlerin sunulması durumunda, tüketiciye karşı herhangi bir hak ileri sürülemez. Bu hâllerde, tüketicinin sessiz kalması ya da mal veya hizmeti kullanmış olması, sözleşmenin kurulmasına yönelik kabul beyanı olarak yorumlanamaz. Tüketicinin malı geri göndermek veya muhafaza etmek gibi bir yükümlülüğü yoktur.”

TBK m. 7 hükmüne göre, “Ismarlanmamış bir şeyin gönderilmesi öneri sayılmaz. Bu şeyi alan kişi, onu geri göndermek veya saklamakla yükümlü değildir”.

Sözleşme Koşullarıyla İlgili Sınırlamalar

Satış sözleşmesinin tarafları, satım konusu malla ilgili özellikleri ve sözleşmeye ilişkin ek koşulları aralarında serbestçe kararlaştırabilirler.

TKHK m. 6/I hükmüne göre “Ticari veya mesleki amaçlarla hareket edenler; aksine bir teamül, ticari örf veya adet ya da haklı bir sebep yoksa bir mal veya hizmetin satışını o mal veya hizmetin, kendisi tarafından belirlenen miktar, sayı, ebat gibi koşullara ya da başka bir mal veya hizmetin satın alınması şartına bağlayamaz.”

Satış Sözleşmesinde Yarar ve Hasarın Geçişi

Yarar, bir satış sözleşmesi yapıldıktan sonra, satım konusu malın zilyetliğinin devredilmesine kadar geçen süre içinde bu malda kendiliğinden oluşan fazlalıklardır.

Hasar, bir satış sözleşmesinin yapılmasından, satım konusu malın zilyetliğinin devredilmesine kadar geçen süre içinde satıcının elinde olmayan nedenlerle malın tamamen yok olması (telef) veya değerinin azaltacak şekilde kötüleşmesi veya zarara uğramasıdır.

Geciktirici koşula bağlı satış sözleşmesinde, hasar ve yarar koşulun gerçekleşmesinden sonra zilyetliğin devredilmesiyle alıcıya geçer. Ancak satılan malın zilyetliği, geciktirici koşulun gerçekleşmesinden önce zorunlu olmamasına rağmen devredilmişse hasar ve yarar alıcıya geçer.

Geciktirici koşula bağlı satışlarda hasar ve yararın geçişine ilişkin kurallar deneme ve gözden geçirme koşullu satışlar ile kapıdan satışlar hakkında da uygulanır.

Mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışlarda satış sözleşmesi değil mülkiyetin geçişi koşula bağlı olduğu için genel kural uygulanır.

Satış konusu mal, yasal ifa yerinden başka bir yere gönderilecekse, hasarın geçmesi için malın taşıyıcıya teslim edilmesi gerekir. Konuyla ilgili TBK m. 208/3 hükmüne göre, “Satıcı alıcının isteği üzerine satılanı ifa yerinden başka bir yere gönderirse, yarar ve hasar, satılanın taşıyıcıya teslim edildiği anda alıcıya geçer.”

Yargıtay’a göre, satılanın ancak bağımsız bir taşıyıcıya teslim edilmesi halinde, hasar alıcıya geçer.

Sözleşmeler Hukuku; oldukça kapsamlı bir konu olup hak ihlali yaşanması muhtemeldir. Herhangi bir hak kaybınız oluşmaması için Ekin Hukuk Bürosu ile iletişim kurarak uzman ve tecrübeli avukatlarımızla görüşme gerçekleştirebilirsiniz.

Av. Ahmet EKİN & Şevval Asude DOĞAN

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu